HARUN EBU HUSEYIN - YILDIRIM
  Cenaze Namazı
 
Cenaze Namazı
Ölen müslüman için namaz kılmak farzı kifayedir. Zira Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den bunu emreden hadisler gelmiştir. Bunlardan bazısı şu şekildedir;
Zeyd Bin Halid el-Cühenî radıyallahu anh’den; “Hayber savaşında Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ashabından biri öldü. Bu Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e söylenince:
Arkadaşınızın namazını kılın.” Buyurdu. Bunun üzerine insanların yüz ifadeleri değişince şöyle buyurdu;
Şüphesiz arkadaşınız, Allah yolunda savaşırken ganimet malından çalmıştır” Biz de onun eşyalarını kontrol ettik, iki dirhemi geçmeyecek değerde bir Yahudi boncuğunu ganimet mallarından aşırdığını gördük.” Bunu Ebu Davud ve Nesaî rivayet etti.
Hadisin delil olma yönü şudur ki, şayet cenaze namazı farzı ayn olsaydı, bu namazı Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de kılar ve “Arkadaşınızın namazını kılın” demekle yetinmezdi.
Cenaze namazının faziletine gelince,
Amir Bin Sa'd Bin Ebî Vakkas, babasından naklen rivayet ediyor; babası Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma'nın ya­nında oturuyordu. Birden Maksûre'nin sahibi Habbâb çıka gel­di ve;
“Ey Abdullah bin Ömer! Ebu Hüreyre'nin ne söylediğini duymuyor musun? Baksana Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in;
 “Her kim cenaze ile birlikte onun evinden çıkar da; namazını kılar, son­ra defnedilinceye kadar cenazenin arkasından giderse, o kimseye iki kırat ecir vardır. Her bir kırat Uhud Dağı kadardır. Cenaze namazını kılıp da, dönen kimseye ise Uhud Dağı kadar bir ecir vardır.” dediğini işitmiş” dedi. Bunun üzerine İbni Ömer, Habbâb'ı Ebu Hüreyre'nin söyledik­lerini sorarak, gelip kendisine haber vermek üzere Âişe'ye gönderdi. İbni Ömer mescidin çakıllarından bir avuç almış, onları elinde evirip çeviriyordu. Nihayet elçi dönüp geldi ve Âişe'nin:
“Ebu Hüreyre doğru söylemiş” dediğini bildirdi. Bunun üzerine İbni Ömer elindeki çakılları yere vurarak:
“Vallahi biz birçok kıratlardan geri kaldık” dedi.” Bunu Buhari ve Müslim rivayet etti.
Cenaze namazında cemaat vaciptir. Çünkü Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu namazı cemaatle kılmaya devam etmiş olup, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in;
 “Namazı benim kıldığımı gördüğünüz şekilde kılınız” hadisinin genel hükmüne dâhildir. Bu hadisi Buhari rivayet etmiştir.
Namaz kılanların sayısının kırk olması müstehaptır. İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın azatlısı Küreyb, Abdullah Bin Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor; “İbni Abbâs'ın Kudeyd'de yahut Usfân'da bir oğlu vefat etti. Bunun üzerine İbni Abbâs radıyallahu anhuma:
“Ey Küreyb! Bak oğlumun cenazesine ne kadar cemaat toplanmış?” dedi. Küreyb diyor ki: “Bunun üzerine ben dışarıya çıktım. Bir de baktım ki oğlunun cenazesine bir hayli cemaat toplanmış. Bunu kendisine haber verdim, İbni Abbâs:
“Bu toplananların kırk kişi olduğunu tahmin eder misin?” dedi. Ben:
“Evet” dedim.
“O halde cenazeyi çıkarın. Zira ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i şöyle buyururken işittim:
"Bir müslüman ölür de onun cenazesi üzerine Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmayankırk adam (namaz kılmak üzere) durursa mutlaka Allah onların onun hakkındaki şefaatdileklerini kabul eder." Bunu Müslim rivayet etti.
Eğer yüz müslüman toplanırsa Allah onları ölü hakkında şefaatçi kılar. Aişe radıyallahu anha’dan; Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
"Herhangi bir ölüye müslümanlardan sayısı yüze ulaşan bir topluluk namaz kılacak ve hepsi de ona şefaat dileyecek olurlarsa mutlaka onun hakkında şefaat dilekleri kabul olunur." Bunu Müslim rivayet etti.
Malik Bin Hubeyre hadisinde olduğu gibi, üç saf tutmak müstehaptır; Malik Bin Hubeyre dedi ki; “Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
"Bir müslüman ölür de onun üzerinde müslümanlardan üç saf namaz kılacak olursa mutlaka vacip olur" "Bundan dolayı Malik cenaze sahiblerinin sayısını az gördüğü takdirde onları –bu hadis sebebiyle- üç safa ayırırdı." Bunu Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etti.
İmam, meyyit erkek ise başının hizasında, kadın ise orta kısmının hizasında durur. Bunun delili:
Ebu Galib’den rivayet edilmiştir. O dedi ki: "Enes bin Malik radıyallahu anh'ın bir erkeğin cenaze namazını kıldırdığına şahid oldum. Baştarafında durdu. Bu cenaze kaldırılınca bu sefer Kureyş'ten bir kadının cenazesi getirildi. Ona:
“Ey Ebu Hamza! bu cenaze filanın kızı filan hanımın cenazesidir. Onun namazını kıldır.” Dediler. O da namazını kıldırdı. Cenazenin orta tarafında durdu. el-Ala bin Ziyad el-Adevi şöyle dedi:
“Ey Hamza'nın babası! Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu şekilde senin durduğun gibi kadının cenazesi için de durduğun yerde mi duruyordu?” Enes radıyallahu anh;
“Evet” dedi. Bitirince de:
“İyice belleyin” dedi." Bunu Tirmizi ve Ebu Davud rivayet etti.
İmamla beraber bir kişiden başka kimse yoksa, diğer namazlarda sünnet olduğu gibi onun hizasında değil, imamın arkasında durur. Bunun delili:
Abdullah Bin Ebi Talha rivayet ettiği hadisinde şöyle demektedir: "Ebu Talha radıyallahu anh, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i, Umeyr Bin Ebi Talha vefat ettiğinde (cenaze namazını kılmaya) çağırdı. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanına gitti ve evlerinde onun cenaze namazını kıldı. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem öne geçti, Ebu Talha radıyallahu anh onun arkasında idi. Ümmü Süleym radıyallahu anha da Ebu Talha'nın arkasında idi. Beraberlerinde başka kimse de yoktu." Bunu Hakim ve Beyhaki rivayet etti.
Erkek ve kadın olarak birden fazla cenaze bir arada olursa, üzerlerine tek cenaze namazı kılınır. Erkekler -yaşları küçük olsalar dahi- imama yakın yerleştirilir. Kadınların cenazeleri ise kıble tarafında bırakılır. Bunun delili:
Nafi, İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan naklediyor: "İbn Ömer radıyallahu anhuma dokuz cenaze üzerine birlikte namaz kıldırdı. Erkekleri imama yakın, kadınları da kıble tarafına yakın yerleştirdi. Kadınları tek bir saf yaptı. Ali radıyallahu anh'ın kızı ve Ömer bin el-Hattab radıyallahu anh'ın hanımı olan Ümmü Külsum'un cenazesi ile Zeyd adındaki bir oğlu ile birlikte konuldular. İmam o gün Said bin el-As idi. Cemaat arasında da İbn Abbas, Ebu Hureyre, Ebu Said ve Ebu Katade radıyallahu anhum vardı. Çocuğu imama yakın yerde koydu. Bir adam: “Ben bunu uygun görmedim. Bunun için İbn Abbas, Ebu Hureyre, Ebu Said ve Ebu Katade'ye baktım ve: “Bu da ne?” diye sordum. Onlar: “Bu sünnettir” dediler." Bunu Nesai rivayet etti.
4- Cenaze Namazının Şekli:
Birinci Mesele; Cenaze Namazı İçin Temizlik:
Cenaze namazı için taharet (abdest) şarttır. Zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem;
 “Hades vaki olanın (abdesti bozulanın) namazı, abdest alıncaya kadar kabul edilmez.” Buyurmuştur. Bunu Buhari ve Müslim rivayet etti.
Yine buyurmuştur ki; “Namazın anahtarı temizlik (abdest), başlangıcı tekbir ve bitişi de selamdır.” Bunu Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etti.
Nitekim Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem cenaze için kılınan namaza “Arkadaşınız üzerine (cenaze) namazı kılınız” buyurarak, “salat = namaz” ismini vermiştir. Yine; “Kim cenaze ile beraber (cenaze) evinden çıkarsa, onun namazını da kılsın. Buyurmuştur. Bu namazda tekbir ve selam olduğundan “Namazın anahtarı…” diye başlayan hadis delildir. Her başlangıcı tekbir ve bitişi selam olan namazın anahtarı temizliktir.
İkinci Mesele: Şekli Ve Bu Namazın Tekbirleri:
Cenaze namazı ayakta kılınır. Bu namazda rükû, secdeler ve oturuş yoktur.
Cenaze üzerine dört yahut beş tekbir, hatta altı, yedi ve dokuz tekbire kadar tekbir alır. Bütün bu sayılar Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den sabit olmuştur. Hangisini yaparsa yeterli olur. Fakat daha uygunu çeşitlendirmektir. Tekbirleri dokuza kadar çıkarabilir. Eğer mutlaka bunlardan bir türüne bağlı kalmak istiyorsa o vakit dört tekbire bağlı kalır. Çünkü bu husustaki hadisler daha fazladır.
Bunun delilleri şu şekildedir;
İbn Hazm dedi ki; “Cenaze namazının ayakta kılınıp, bunda rüku, secdeler, oturuş ve teşehhüd olmadığı hususunda ihtilaf yoktur.”
Tekbirlerin deliline gelince;
Dört tekbirin delili Ebu Hureyre radıyallahu anh hadisidir; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Necaşî'nin vefatını halka, günü günü­ne haber verdi. Sonra cemaati namazgâha çıkarıp saf yaptı ve dört tekbir alarak cenaze namazı kıldı.” Bunu Buhari ve Müslim rivayet etti.
Üçüncü Mesele; İlk Tekbirde Ellerin Kaldırılması ve Sağ Elin Sol El Üzerine Konması:
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in cenaze namazında ilk tekbirde ellerini kaldırdığı sabit olan bir sünnettir.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bu namazın diğer tekbirlerinde ellerini kaldırdığı sabit olmamıştır. Fakat Abdullah Bin Ömer radıyallahu anhuma’dan diğer tekbirlerde de ellerini kaldırdığı sabit olmuştur.
Tekbirden sonra, müslüman sağ elini sol eli üzerine mi bağlar, yoksa salar mı? Bu kesin bir şekilde sabit olmamıştır. Bazı ilim ehli cenaze namazında sağ elin sol el üzerine bağlanacağını müstehap gördüler.
İlk tekbirde elleri kaldırmanın delili; Ebu Hureyre radıyallahu anh’den gelen hadistir; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem cenaze için tekbir alır ve ilk tekbirde ellerini kaldırırdı…” Bunu Tirmizi rivayet etti.
Tirmizi rahimehullah “Cenaze Namazında Elleri Kaldırmak Hakkında Gelenler Babı”nda dedi ki; “İlim ehli bu meselede ihtilaf etti. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sahabelerinden ve diğerlerinden olan ilim ehlinin çoğunluğu, kişi cenaze namazında her tekbirde elleri kaldırır dediler. Bazı ilim ehli de sadece ilk tekbirde kaldırılacağı görüşündedirler. Bu da es-Sevrî’nin ve Kufe’lilerin görüşüdür.
Dördüncü Mesele; Cenaze Namazında Kıraat:
Müslümanın ilk tekbirden sonra Fatiha okuması sünnettir. Kıraat sessiz olur. Cenaze namazında istiftah subhaneke ve benzeri başlangıç duaları yoktur.
Bunun delili, Talha Bin Abdullah Bin Avf’ın şu rivayetidir; “Ben İbn Abbas radıyallahu anhuma'nın arkasında bir cenaze namazı kıldım. Fatiha'yı okudu. Ve dedi ki;
“Bunun bir sünnet olduğunu öğrenmeniz içindir." Bunu Buhari rivayet etti.
Nesai’nin rivayetinde hadis şu şekilde geçer; “Ben İbn Abbas (r.a)'ın arkasında bir cenaze namazı kıldım. Fatiha'yı ve bir sureyi okudu. Bize işittirecek kadar sesini yükseltti. Namazını bitirince elini tuttum ve ona sordum. O dedi ki:
“Sesimi yükseltmemin sebebi bunun bir sünnet ve bir hak olduğunu öğrenmeniz içindir."
Beşinci ve Altıncı Meseleler; İkinci ve Üçüncü Tekbirlerden Sonra Ne Söylenir?:
 Cenaze namazında müslüman, ikinci tekbiri aldıktan sonra Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e salat eder. Bu salavatın, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ashabına (radıyallahu anhum) öğrettiği siga üzere olması müstehaptır.
Üçüncü tekbirden sonra ve diğer tekbirlerden sonra ölü için samimi şekilde dua edilir. Bu duada müstehap olan, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den cenaze için yaptığı nakledilen duaların edilmesidir.
Bunların delili şöyledir;
Ebu Umame Bin Sehl, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ashabından birinden naklediyor; "Cenaze üzerine namaz kılmakta sünnet olan; imamın tekbir getirmesi, sonra birinci tekbirin akabinde kendi kendisine gizlice fatiha suresini okuması, sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e salavat getirmesi, sonra (üçüncü) tekbirde cenazeye ihlas ve samimiyetle dua etmesidir. Bunların hiçbirisinde (Kur'ân) okumaz. Sonra kendi kendisine gizlice selam verir." Bunu eş-Şafiî el-Ümm’de rivayet etti.
Hakim’in Ebi Umame Bin Sehl Bin Huneyf’ten rivayetinde; ona Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ashabından biri cenaze namazını şöyle haber vermiş; “İmam tekbir alır, sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e salavat okur ve bunda ihlaslı olur, sonra üç tekbir getirir, sonuncusundan az sonra da selam verir. Sünnete uygun olan, arkasında bulunanların da imamlarının yaptığı gibi yapmasıdır."
Avf bin Malik radıyallahu anh'den gelen rivayette, o şöyle demektedir: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir cenaze üzerine namaz kıldı. Onun okuduğu dualar arasında şu söylediklerini belledim:
"Allah'ım! Ona mağfiret buyur, ona merhamet eyle, ona afiyet ver, onu affet, onun konaklayacağı yeri şerefli kıl, gireceği yeri genişlet, su, kar ve dolu ile onu yıka, onu günahlardan beyaz elbise kirlisinden ayrıldığı gibi ayır. Ona şimdiki yurdundan daha hayırlı bir yurt, ailesinden daha hayırlı bir aile, zevcesinden daha hayırlı bir eş ver. Onu cennete girdir ve onu kabir azabından, -veya- cehennem ateşinin azabından koru." Avf bin Malik radıyallahu anh dedi ki:
"O ölmüş kişi ben olsaydım diye temenni ettim." Bunu Müslim rivayet etti. Diğer rivayette; “…ve onu kabir fitnesinden ve kabir azabından koru” ziyadesi vardır.
Yedinci Mesele; Cenaze Namazında Selam:
Cenaze namazında diğer namazlarda olduğu gibi iki selam vermek sünnettir. Sadece sağ tarafa selam vermekle de yetinebilir, bu caizdir. Selam sessizce olmalıdır. Bunun delilleri şu şekildedir;
Abdullah Bin Mesud radıyallahu anh’den; “Şu üç şeyi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yaptığı halde insanlar terk ediyorlar; bunlardan birisi; namazdaki selam gibi cenaze namazında da selam vermektir.” Bunu Beyhaki rivayet etti.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadis; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem cenaze üzerine dört tekbir alır ve tek selam verirdi.” Bunu Darekutni rivayet etti.
Ebu Umame Bin Sehl Bin Huneyf hadisinde; “Sonra sessizce kendi kendine selam verir” şeklinde geçmişti. İbnul Carud’un ondan diğer rivayetinde ise; “Sonra kendi kendine sağ tarafına selam verir” şeklinde geçmiştir.
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol