Gece namazı ve vitir’in fazileti hakkında bazı hadisler varid olmuştur. Bunlardan bazıları aşağıdaki şekildedir;
1- Ebu Hureyre radıyallahu anh’den; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
“Oruçların Ramazan’dan sonra en faziletlisi Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulanıdır. Namazların farzlardan sonra en faziletlisi ise gece namazıdır.” Bunu Müslim rivayet etmiştir.
2- Ebu Umame el-Bahilî radıyallahu anh’den; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
“Size gece kıyamını tavsiye ederim. Zira o sizden önceki Salihlerin adeti, Rabbinize bir yakınlaşma (vesilesi), kötülüklere örtücü ve günahları silicidir.” Bunu Tirmizi ve Hakim rivayet etmiştir.
3- Abdullah Bin Amr Bin el-Âs radıyallahu anhuma’dan; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
“Şüphesiz Allah size bir namaz daha artırmıştır. O halde bu namaza devam ediniz. O vitir namazıdır.” Bunu Ahmed ve İbn Ebi Şeybe rivayet etmiştir.
geçen bu hadisler gece namazının faziletini ve vitir namazına devam etmenin müstehap olduğunu gösterir.
Gece namazı müstehap bir sünnettir. Bunun sonunda vitir kılmak ise müekked bir sünnettir. Buna delil olan hadisler şu şekildedir;
1- Abdullah Bin Ömer radıyallahu anhuma’dan; Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
“Gece namazınızın sonunu tek (vitir) yapınız.” Bunu Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.
2- Abdullah Bin Bureyde, babasından rivayet ediyor; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “Vitir bir haktır.” Bunu Ahmed ve Ebu Davud rivayet etti.
3- Ebu Eyyub el-Ensari radıyallahu anh’den; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
“Vitir, her müslümana bir haktır. Kim beş rekât ile vitir yapmak isterse yapsın, kim üç rekât ile vitir yapmak isterse yapsın ve kim de tek rekât ile vitir yapmak isterse yapsın.”
Bir rivayette şöyle geçer; “Vitir haktır. Dileyen yedi rekât ile vitir yapsın. Dileyen beş rekât ile vitir yapsın. Dileyen üç rekât ile vitir yapsın, dileyen bir rekât ile vitir yapsın. Dileyen de ima ile kılıversin “
Ali radıyallahu anh dedi ki; “Vitir, mektubun sonundaki mühür gibi değildir. Lakin o, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in koyduğu bir sünnettir.” Bunu Nesai rivayet etti.
Gece namazı ve vitir’in ilk vakti yatsı namazından sonra başlar, fecrin doğuşuna kadar devam eder. Buna dair deliller şu şekildedir;
1- Aişe radıyallahu anha dedi ki; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, insanların “ateme” dedikleri yatsı namazını bitirdikten sonra, sabah namazına kadar on bir rek'ât namaz kılardı. Her iki rekât arasında selâm verir; bir rekâtla da vitir yapardı. Sabah namazında müezzin (Ezanı okuyup) sustuğu, sabahın olduğunu iyice anladığı ve kendisine (haber vermek için) müezzin geldiği vakit kalkar; hafif iki rekât namaz kılardı. Sonra ikamet için müezzin gelinceye kadar sağ tarafına yaslanırdı.” Bunu Müslim rivayet etti.
2- Ebu Basratul Gıfari’den; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki; “Şüphesiz Allah size bir namaz artırmıştır. O da vitir’dir. Onu yatsı namazı ile sabah namazı arasında kılınız.” Bunu Ahmed rivayet etmiştir.
Derim ki, bu iki hadisin zahiri, gece namazı ve vitir’in insanların “ateme” dediği yatsı namazından sonra başlayıp, sabah namazına kadar devam ettiğini göstermektedir.
Son vaktinin sabah vakti olduğunu Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den sabit olan şu hadis pekiştirmektedir; “Sizden biri sabah olacağından korkarsa, bir rekât kılsın! Bu onun kılmış olduğu namazı vitir yapar.”
Gece namazı ve vitir on bir rekâttır. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bundan fazla kılmamıştır. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den bu namaz çeşitli şekillerde rivayet edilmiştir. Müslüman bu şekillerden herhangi birini yaparak kılarsa ona yeterli olur. Bu şekiller şöyledir;
Abdullah Bin Ömer radıyallahu anhuma’dan; Birisi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, gece namazını sordu. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
“Gece namazı ikişer ikişerdir. Biriniz sabah olacağından korkarsa, bir rekât kılsın! Bu onun kılmış olduğu namazı vitir yapar.” Buyurdu. Bir rivayette; “Bir adam kalktı ve dedi ki; “Ey Allah’ın Rasulü! Gece namazı nasıldır?” Bunu Buhari ve Müslim rivayet etti.
bu hadis gece namazının ikişer rekat olarak kılındığını, gece namazının sonunda da vitir olmasının meşru olacağını gösterir. Bir rekatlık vitir’in ayrı olup gece namazından önce kılınması da meşrudur.
Tek rekât ile vitir yapmak meşrudur. Bunun delilleri şu şekildedir;
1- Daha önce geçen şu hadis; “Gece namazı ikişer ikişer rekâttır. Sabah olacağından korkarsan tek rekât ile vitir yap.”
2- Daha önce geçen Ebu Eyyub radıyallahu anh hadisi; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki; “Vitir her müslümana bir haktır. Dileyen dokuz rekat ile vitir yapsın, dileyen yedi rekat ile vitir yapsın, dileyen beş rekat ile vitir yapsın dileyen üç rekat ile vitir yapsın ve dileyen tek rekat ile vitir yapsın. Kime (uyku) galebe çalarsa ima ile kılsın.”
3- İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan; Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki; “Vitir gecenin sonunda tek rekâttır.” Bunu Müslim rivayet etti.
Üç rekât kılınırsa vitirin meşru olan iki şekli vardır. Bunlardan birini yapsan yeterlidir;
Birincisi; bu üç rekâtı iki rekât kıldıktan sonra selam verirsin ve bir rekat daha kılarsın.
İkincisi; sadece en sonuncusunda oturmak üzere arada (teşehhüde) oturmadan bitişik olarak üç rekât kılarsın.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den sabit olduğuna göre şöyle demiştir; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
“Üç rekât vitir kılarak onu akşam namazına benzetmeyin! Lakin beş, yedi, dokuz veya on bir rekât vitir kılın.” Bunu Hâkim rivayet etmiştir.
Arada (teşehhüd için) oturma olmaksızın sadece sonunda oturarak bitişik üç rekat eda edilmesi, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den sabit olmuştur. Nitekim Übey Bin Ka’b radıyallahu anh’den rivayet şöyle gelmiştir; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vitir’de “Yüce Rabbinin adını tesbih et.“(A’lâ 1) suresini, ikinci rekâtta; “De ki; ey Kâfirler!”(Kafirun 1) suresini, üçüncü rekâtta da; “De ki o Allah birdir.”(İhlâs 1) suresini okur, sadece son rekâtta selam verirdi.” Bunu Nesai rivayet etmiştir.
Aişe radıyallahu anha dedi ki; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem üç rekat vitir kılar, sadece sonunda selam verirdi.” Bunu Hâkim rivayet etti. Bu bazı sahabelerden de rivayet edilmiştir.
Üç rekât ile vitir kılmanın meşru olmasının delillerinden biri de daha önce geçen Ebu Eyyub radıyallahu anh hadisidir; “Kim üç rekât vitir kılmak isterse yapsın.”
Beş rekât olarak vitir kılmak meşrudur. Bunu iki şekilde kılabilirsin;
Birincisi; iki rekât kılarsın, sonra iki rekât daha ve sonra bir rekât daha kılarsın.
İkincisi; bitişik olarak beş rekât kılar, sadece son rekâtta oturursun.
Bunların delili şu şekildedir;
1- Daha önce geçen Ebu Eyyub radıyallahu anh hadisi; “Kim beş rekât vitir kılmak istiyorsa yapsın.”
2- İbn Ömer radıyallahu anhuma hadisinde geçmiştir; “Gece namazı ikişer ikişer rekâttır. Biriniz fecir doğacağından korkarsa bir rekât ile vitir yapsın.”
3- Aişe radıyallahu anha’dan; dedi ki; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem gece on üç rekât kılardı. Bunda beş rekât vitir yapardı ve sadece sonunda otururdu.” Bir rivayette; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabah namazının iki rekât (nafilesi) ile birlikte on üç rekât kılardı.” Bunu Müslim rivayet etti.
4- Yine Aişe radıyallahu anha dedi ki; “Şüphesiz Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem beş rekât ile vitir yapar, sadece sonunda otururdu.” Bunu Ebu Avane rivayet etti.
Yedi rekât vitir kılmak meşrudur. İki şekilde kılınır;
Birincisi; ikişer ikişer altı rekât kılıp sonra tek rekât ile vitir yapılır.
İkincisi; bitişik olarak yedi rekât kılınır, sadece altıncı rekâtta teşehhüd için oturulur, selam vermeden kalkılıp yedinci rekat kılınır ve selam verilir.
Bunlara dair deliller şu şekildedir;
1- Ebu Eyyub radıyallahu anh hadisinde; “Vitir bir haktır, dileyen yedi rekât kılar…” şeklinde geçmişti.
2- Ümmü Seleme radıyallahu anha’dan; Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem on üç rekât (gece namazı) kılardı. İhtiyarlayıp zayıflayınca yedi rekât vitir kılardı.” Bunu Tirmizi ve Nesai rivayet ettiler.
3- Daha önce geçen İbn Ömer radıyallahu anh hadisi; “Gece namazı ikişer ikişerdir…”
4- Aişe radıyallahu anha dedi ki; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem dokuz rekât vitir kıldığı zaman ancak sekizinci rekâtta oturur, Allah’ı hamd ederek zikreder ve dua ederdi. Sonra selam vermeden kalkar dokuzuncu rekâtı kılar, oturur, Allah Azze ve Celle’yi zikreder, dua eder selam verirdi. Selam verirken bunu bize işittirirdi. Sonra oturduğu yerde iki rekât kılardı. İhtiyarlayıp zayıflayınca yedi rekât vitir kılmaya (başladı). Sadece altıncı rekâtta oturur, sonra selam vermeden kalkar, yedinci rekâtı kılar, sonra selam verirdi. Sonra da oturduğu yerde iki rekât kılardı.” Bunu Müslim ve Nesai rivayet etmiştir.
Müslümanın dokuz rekât vitir kılması meşrudur. Bunun iki şekli vardır;
Birincisi; ikişer ikişer sekiz rekât kılar, sonra tek rekât vitir yapar.
İkincisi; bitişik olarak dokuz rekât kılar, sadece sekizinci rekâtta teşehhüd için oturur, sonra dokuzuncu rekâtı kılar bunda da ikinci teşehhüd için oturur ve sonra selam verir.
Bunların delilleri şu şekildedir;
1- Daha önce geçen şu hadis; “Gece namazı ikişer ikişerdir. Biriniz sabah olmasından korkarsa bir rekât daha kılar. Bu, kılmış olduğu namazı vitir yapar.”
2- Sa’d Bin Hişam’dan; “Dedim ki; “Ey Müminlerin annesi! (yani Aişe radıyallahu anha) Bana Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ahlakından haber ver.” Dedi ki;
“Kur’an okumuyor musun?”
“Evet” dedim.
“Şüphesiz Allah’ın peygamberi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ahlakı Kur’an idi.” Dedi. Bunun üzerine ben kalkmaya davrandım ve (bundan sonra) ölünceye kadar kimseye bir şey sormamaya niyet ettim. Sonra aklıma geldi de;
“Bana, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gece namazını anlat!” dedim. Âişe radıyallahu anha:
“Sen Müzemmil suresini okuyorsun değil mi?” dedi.
“Evet okurum!” cevâbını verdim. Âişe radıyallahu anha:
“İşte Allah Azze ve Celle bu surenin başında gece namazını farz kıldı. Bunun üzerine Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile ashabı bir sene gece namazına kalktılar. Allah, bu surenin sonunu on iki ay semâda tuttu. Nihayet bu sûrenin sonunda tahfifi indirdi de artık gece namazı farzdan sonra kılınan bir nafile oldu.” dedi. Ben:
“Ey Mü'minlerin annesi! Bana, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vitir’inden haber ver” dedim. Âişe radıyallahu anha:
“Biz, onun misvakını ve abdest suyunu hazırlardık. Allah da, onu geceleyin ne zaman uyandırmak dilerse, uyandırırdı. Bunu müteakip misvak tutunur; abdest alır ve dokuz rekât namaz kılardı. Bu rekâtların yalnız sekizincisinde oturur da, Allah'ı zikreder; ona hamd eder ve duada bulunurdu. Sonra selâm vermeden ayağa kalkar, dokuzuncu rekâtı da kılardı. Sonra oturarak Allah'ı zikreder, ona hamd eder ve duada bulunurdu. Sonra bize işittirecek derecede selâm verirdi. Selâm verdikten sonra oturduğu yerden iki rekât namaz kılardı. İşte ey oğlum bu namaz on bir rekâttır. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yaşlanıp et tutunca vitri yedi rekât kılmaya başladı. Bu İki rekâtı yine eskiden kıldığı gibi kıldı. Böylece bu da dokuz rekât oldu ey oğlum!...” Bunu Müslim rivayet etti.
Müslümanın on bir rekât vitir kılması meşrudur. Bu iki şekilde olur;
Birincisi; ikişer ikişer on rekât kılınır sonra bir rekat ile vitir yapılır.
İkincisi; dört rekât, dört rekât kılınır ve üç rekât daha kılınır.
Bunların delilleri şu şekildedir;
1- Ebu Seleme Bin Abdurrahman, Aişe radıyallahu anha’ya; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Ramazan’da namazı nasıldı?” diye sorunca Aişe radıyallahu anha dedi ki; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ne ramazanda, ne de ramazandan başka gecelerde on bir rekâttan fazla namaz kılmış değildir. Dört rekât namaz kılardı. Artık onların güzelliğini ve uzunluğunu sorma! Sonra dört rekât (daha) kılardı; onların da güzelliğini ve uzunluğunu sorma! Sonra üç rekât namaz kılardı. Ben:
“Ey Allah’ın Rasulü! Vitir’i kılmadan mı uyuyorsun” dedim, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem;
“Ey Âişe! Şüphesiz benim gözlerim uyur fakat kalbim uyumaz” buyurdu.” Bir rivayette;
“On üç rekât namaz kılardı, önce sekiz rekât olarak kılar; sonra vitir yapar; sonra oturduğu yerden iki rekât daha kılardı. Rükû'a varmak istedi mi, ayağa kalkar da, öyle rükû ederdi. Sonra sabah namazında ezanla ikamet arasında iki rekât namaz kılardı.” Bunu Buhari ve Müslim rivayet ettiler.
2- Aişe radıyallahu anha’dan; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem gece on bir rekât namaz kılar bunu içerisinde bir rekât ile vitir yapardı. Bitirdiği zaman, müezzin gelinceye kadar sağ yanına uzanıp yatardı. Sonra hafif iki rekât kılardı.”
Diğer rivayette; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, insanların “ateme” dedikleri yatsı namazını bitirdikten sonra, sabah namazına kadar on bir rek'ât namaz kılardı. Her iki rekât arasında selâm verir; bir rekâtla da vitir yapardı. Sabah namazında müezzin (Ezanı okuyup) sustuğu, sabahın olduğunu iyice anladığı ve kendisine (haber vermek için) müezzin geldiği vakit kalkar; hafif iki rekât namaz kılardı. Sonra ikamet için müezzin gelinceye kadar sağ tarafına yaslanırdı.” Bunu Müslim rivayet etti.
Gece namazı ve vitir on bir rekât ile son bulur.
Bir Mesele: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vitirden sonra oturduğu yerde kıldığı iki rekâtın hükmü nedir?
Bu meseleye cevap olarak şunu söylerim;
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuştur ki; “Gece namazınızın sonunu vitir yapın.” Buhari ve Müslim rivayet etmiştir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bazen vitirden sonra oturduğu yerde hafif iki rekât daha kıldığı geçmişti.
Binaenaleyh, “Gece namazınızın sonunu vitir yapınız” hadisin rağmen bunu yapması, ancak en faziletli olana irşad etmek için öyle buyurduğunu gösterir. Müslümanın vitirden sonra iki rekât kılması da mubahtır, bunda bir sıkıntı yoktur.
Sevban radıyallahu anh’ın rivayet ettiği şu hadis bunu pekiştirmektedir; “Biz Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraber yolculukta idik. Buyurdu ki;
“Şüphesiz şu yolculuk, zorluk ve ağırlıktır. Sizden biriniz vitir namazı kıldığı vakit iki rekât (daha) kılsın. Sonra şayet gece kalkarsa (bir, üç, beş... rekât kılıp bu iki rekâtı vitir yapar). Aksi halde (yani gece kalkamazsa), bu iki rekât onun hesabına (yazılmış olur)" Bunu Darimi, İbn Huzeyme ve İbn Hibban rivayet etmişlerdir.
Bu, gece namazının sonunu vitir yapmaya dair emirden kastedilenin bir rekâtlık vitir’in ihmal edilmemesi olduğunu gösterir ve ondan sonra iki rekat kılmak buna çelişmez. Nitekim Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in fiili ve emri bu şekilde sabit olmuştur. Vallahu a’lem.
Nitekim İbn Huzeyme rahimehullah, Sevban radıyallahu anh hadisini kaydettiği yere şu başlığı vermiştir;
“Vitirden sonra namaz kılmanın, dileyen herkes için mubah olduğunun, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vitirden sonra kıldığı iki rekâtın ümmetinden maada kendisine has olmadığı ve Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize vitirden sonra iki rekât kılmayı emrettiğinde bu emrin farz veya vacip değil mendupluk veya fazilet ifade ettiğinin delilinin zikri babı.”
Müslümanın vitir’in birinci rekâtında A’lâ suresini, ikinci rekâtta Kafirun suresini ve üçüncü rekâtta İhlâs suresini okuması meşrudur. Bazen İhlâs suresi ile beraber Muavizeteyn (Felak ve Nas) surelerini okuyabilir.
Bunun delili şu şekildedir;
Übey Bin Ka’b radıyallahu anh’dan; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vitir’de “Yüce Rabbinin adını tesbih et.“(A’lâ 1) suresini, ikinci rekâtta; “De ki; ey Kâfirler!”(Kafirun 1) suresini, üçüncü rekâtta da; “De ki o Allah birdir.”(İhlâs 1) suresini okurdu. Rükûdan önce kunut yapardı. Bitirdiği zaman üç defa; “Subhanel Melikil Kuddus” derdi. Sonuncusunda uzatırdı.” Bunu Nesai rivayet etmiştir.
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem üç rekât vitir kılar, birinci rekâtta “Yüce Rabbinin ismini tesbih et” (A’lâ suresini), ikinci rekâtta “De ki ey kâfirler” (Kafirun suresini) ve üçüncü rekâtta da; “De ki o Allah birdir.” (İhlâs) suresini okurdu.” Bunu Nesai rivayet etti.
Abdulaziz Bin Cüreyc’den; “Aişe radıyallahu anha’ya; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ne ile vitir yapardı?” diye sordum. Dedi ki;
“Birinci rekâtta “Yüce Rabbinin ismini tesbih et” (A’lâ sûresi), ikinci rekatta; “De ki ey kafirler!” (Kafirûn suresi), üçüncü rekâtta da; “De ki o Allah birdir.” (İhlâs suresi) ve Muavizeteyn’i (yani Felak ve Nas surelerini) okurdu.” Bunu Tirmizi rivayet etmiştir.
Vitirde kunut okumak müstehaptır, vacip değildir.
Müstehap olduğunun delili; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vitir kılar bazen kunut yapmazdı. Bu da vitirde kunutun vacip olmadığını gösterir. Şayet vacip olsaydı, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu bazen terk etmezdi. Vallahu a’lem.
Yine bunun delillerindendir ki, bazı sahabe ve tabiinden vitirde kunutu yıl boyunca terk edip, sadece Ramazan’ın yarısında okudukları, diğerlerinin de yıl boyunca vitirde kunut yaptıkları sabit olmuştur.
Bu farklı davranışları, onların (sahabelerin) hepsine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in her vitir kıldığında kunut okuduğunun sabit olmadığını düşündürüyor. Burada da Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vitirde kunutu bazen terk ettiğine delil vardır. Vallahu a’lem.
Bu ihtilafı nakledenlerden biri olan et-Tirmizî dedi ki; “İlim ehli vitirde kunut hakkında ihtilaf etmişlerdir. Abdullah bin Mes’ûd radıyallahu anh’ın görüşü, bütün sene vitirde kunutun rükû’dan önce yapılmasıydı. Bu aynı zamanda bazı ilim ehlinin de görüşüdür. Sûfyân es-Sevrî, İbn’ül Mübarek, İshak ve Küfeliler bu görüştedirler.
Fakat Ali bin ebî Talip radıyallahu anh’den, sadece Ramazan’ın ikinci yarısında rükû’dan sonra kunut yaptığı rivayet edilmiştir. Şafiî ve Ahmed gibi bazı ilim ehli de bunu tercih etmişlerdir.”
Kunut, son rekâtta kıraatten sonra ve rükûdan önce okunabilir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den sabit olduğuna göre genellikle böyle yapmıştır. Bazen de rükûdan sonra kunut yapmıştır. Vallahu a’lem.
Bunun delili şu şekildedir;
1- Ubey Bin Ka’b radıyallahu anh’den; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vitir kılar, rükûdan önce kunut yapardı.” Bunu İbn Mace rivayet etti.
2- Alkame’den; “İbn Mesud ve Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ashabı vitirde rükûdan önce kunut yaparlardı.” Bunu İbn Ebi Şeybe rivayet etti.
Ubey Bin Ka’b radıyallahu anh hadisinde ve Alkame’nin rivayet ettiği eserde, vitirde kunutun kıraatten sonra ve rükûdan önce olmasına delil vardır.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bazen vitirde rükûdan sonra kunut yaptığının deliline gelince;
Abdurrahman Bin Abd el-Kârî dedi ki; “Bir ramazan gecesinde Ömer bin el-Hattab Radıyallahu anh ile birlikte mescide çıktık. İnsanlar dağınık dağınık idi. Kimisi kendi kendisine namaz kılıyor, kimisi namaz kılarken ona bir gurup da uymuş oluyordu. Ömer radıyallahu anh şöyle dedi:
“Benim görüşüme göre eğer bunları tek bir imamın etrafında toplayacak olursam daha güzel olur.” Sonra bu kararını verdi ve onları Ubey bin Ka’b radıyallahu anh’ın etrafında topladı. Daha sonra onunla bir başka gece çıktım. İnsanlar önlerindeki imama uymuşlardı. Ömer şöyle dedi:
“Bu ne güzel bir başlangıç! Bununla birlikte uyuyanların namazı daha faziletlidir.” Bununla gecenin nihayetinde kılanları kastediyordu. İnsanlar ise gecenin ilk vakitlerinde (bu namazı) kılıyorlardı." Bir rivayette şu fazlalık vardır;
“Ramazan’ın yarısında kâfirlere lanet ederek şöyle diyorlardı;
“Allah’ım! Senin yolundan alıkoyan, Rasulünü yalanlayan ve vaadine iman etmeyen kâfirleri katlet! Onların arasını ayır, kalplerine korku at! Azabını üzerlerine gönder!”
Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem üzerine salat eder, güçleri hayra yettiğince Müslümanlara dua ederlerdi. Sonra müminler için bağışlanma dilerlerdi. Kafirlere lanet, Peygambere salat ettikten, mümin erkek ve kadınlar için bağışlanma diledikten sonra şöyle istekte bulunurlardı;
“Allah’ım! Ancak sana kulluk ederiz, senin için namaz kılar ve secde ederiz. Ancak sana (kulluk) için çalışır ve koşarız. Rabbimiz! Rahmetini umar, çetin azabından da korkarız. Zira senin azabın düşmanın olan kâfirlere ulaşıcıdır." Sonra tekbir alır ve secdeye giderlerdi.”
“Sonra tekbir alır ve secdeye giderlerdi” sözündeki delil olma yönü; vitirde kunut duasının rükûdan sonra olmasıdır. Şayet dua, kıratten sonra olsaydı, secde için değil, rüku için tekbir aldıkları belirtilirdi. Muvaffak kılan Allah’tır.
Varid olan rivayetler düşünüldüğü zaman ortaya çıkar ki, vitirin kunutunda vakti tayin edilmiş bir şey yoktur. O sadece dua ve bağışlanma dilemekten ibarettir.
Vitirin kunutunda okunacak en hayırlı dualar şu şekildedir;
Hasen Bin Ali radıyallahu anhuma’dan; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana vitir namazında (kıraati bitirdikten sonra) Kunut duası olarak okumam için şu duayı öğretti:
"Allahım! Beni hidayet verdiklerinden kıl, afiyet verdiklerinden eyle, beni, işlerini üzerine aldıkların arasına koy. Verdiklerini hakkımda mübarek kıl. Olmasına hükmettiğin şerlerden beni koru. Sen dilediğin hükmü verirsin, kimse seni mahkum edemez. Sen kimin işini üzerine aldıysan o zelîl olmaz. Düşmanın da izzet bulamaz. Mübareksin ve yüceler yücesisin Ey Rabbimiz (Senden başka kendisine sığınılacak yoktur)"
Aynı şekilde az önce geçen Abdurrahman Bin Abd el-Kari rivayetinde sabit olan duayı da okumak meşrudur; “Ramazan’ın yarısında kâfirlere lanet ederek şöyle diyorlardı;
“Allah’ım! Senin yolundan alıkoyan, Rasulünü yalanlayan ve vaadine iman etmeyen kâfirleri katlet! Onların arasını ayır, kalplerine korku at! Azabını üzerlerine gönder!”
Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem üzerine salât eder, güçleri hayra yettiğince Müslümanlara dua ederlerdi. Sonra müminler için bağışlanma dilerlerdi. Kâfirlere lanet, Peygambere salat ettikten, mümin erkek ve kadınlar için bağışlanma diledikten sonra şöyle istekte bulunurlardı;
“Allah’ım! Ancak sana kulluk ederiz, senin için namaz kılar ve secde ederiz. Ancak sana (kulluk) için çalışır ve koşarız. Rabbimiz! Rahmetini umar, çetin azabından da korkarız. Zira senin azabın düşmanın olan kâfirlere ulaşıcıdır."
Ali Bin Ebi Talib radıyallahu anh’den sabit olmuştur ki; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vitir namazının sonunda şöyle dua ederdi:
“Allah’ım! Gazabından rızana sığınırım, cezalandırmandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Seni övebilecek kelimeleri sayamam. Sen kendini övdüğün gibisin.”
bu siyak ile Tirmizi, “Vitir’de Dua” babında, Nesai “Vitir’de Dua” babında, Ebu Davud “Vitir’de Kunut” babında ve İbn Mace “Vitir’de Kunut Hakkında Gelenler” babında rivayet ettiler.
Es-Sindî’nin Nesai haşiyesinde dediği gibi; “Vitir namazının sonunda” ifadesi, bunun muhtemelen son kıyamda olduğunu gösterir ki bu da kunuttur. Musannif’in sözü de bunu gerektirir. Bir ihtimal de, bunu teşehhüd oturuşunda söylemiş olmasıdır ki lafzın zahiri budur.”
Lakin Nesai bunu “Amelul Yevm vel-Leyle”de ve İbnus Sünnî şu metinle rivayet ettiler;
Ali Bin Ebi Talib radıyallahu anh’den; “Bir gece Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile kaldım. Ben onun namazı bitirip yatağına yönelirken şöyle dediğini işitiyordum;
“Allah’ım! Gazabından rızana sığınırım, cezalandırmandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Allah’ım! Gayret etsem de seni övmeye güç yetiremem. Lakin sen, kendini övdüğün gibisin.”
Gece namazına uyanamayan hakkında, onun niyet edip kılacağı namaz için Ebud Derda radıyallahu anh’den şu rivayet gelmiştir;
“Gece namazını kılmak niyeti olduğu halde yatan kimse, gözlerine yenik düşüp sabaha kadar uyanamaz ise, ona niyet ettiği şeyin sevabı yazılır. Onun uykusu da Rabbi Azze ve Celle’nin ona bir sadakasıdır.” Bunu Nesai ve İbn Mace rivayet ettiler.
Müslümanın uyuyakaldığı takdirde veya vitiri kılamadığı zaman gündüz bunu kılması meşrudur. Rekât sayılarında şu iki şekilden birini tercih edebilir;
Birincisi; her zaman kıldığı vitir gibi kılar. Bu, Ebu Said radıyallahu anh’ın rivayet ettiği şu hadisten alınmıştır; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
“Vitiri kılmadan uyuyakalan veya unutan, onu hatırladığı zaman kılsın.” Bunu Ebu Davud ve Tirmizi rivayet ettiler.
İkincisi; gündüz on iki rekât olarak kılar. Bu da Aişe radıyallahu anha’nın Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den naklettiği fiildir;
“Şayet kendisine uyku veya bir acı galebe çalar da, gece namazını kılamazsa (onun yerine) gündüz on iki rekât namaz kılardı…” Bunu Müslim rivayet etmiştir.
Ramazan’da gece namazını cemaat ile kılmanın meşru oluşu, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den kavlî ve fiilî olarak sabit olmuştur.
Kavlî olana gelince; Cübeyr Bin Nüfeyr, Ebu Zer radıyallahu anh’den rivayet ediyor; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraber oruç tuttuk Ramazan ayının son haftasına kadar bize farz namazdan başka bir namaz kıldırmadı. Bundan sonra kalkıp bize gecenin üçte biri geçinceye kadar namaz kıldırdı. Altıncı gün namaz kıldırmadı. Beşinci gün gecenin yarısına kadar bize namaz kıldırdı. Bizde ona dedik ki:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Bu gecenin geri kalan kısmında da bize nafile namaz kıldırsanız?”Bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Her kim imam namazı bitirinceye kadar onunla namaz kılarsa ona gece kıyamı sevabı yazılır.”
Sonra Ramazan ayının son üç günü kalıncaya kadar bize namaz kıldırmadı. Üçüncü gün kıldırdı. Ailesini ve hanımlarını da çağırdı ve “Felah” geçirme korkusuna düşünceye kadar bize namaz kıldırdı. Ebû Zerr’e;
“Felah” nedir? Dedim.
“Sahur” dedi.”Bunu Tirmizi, Nesai ve İbn Mace rivayet ettiler.
Tirmizi, bu hadisle ilgili izahında der ki; “İbnul Mübarek, Ahmed ve İshak Ramazan da gece namazının imamla kılınmasını tercih etmiştir. Eş-Şafiî ise, eğer okuması düzgün ise kendi başına kılınmasını tercih etmektedir.”
Ebu Zerr radıyallahu anh’ın rivayet ettiği bu hadis, gece namazının cemaat ile kılınmasının meşru olduğuna dair Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den kavlî bir nastır. Hatta bunun faziletini de açıklamaktadır.
Gece namazının cemaat ile kılınmasına dair fiilî hadise gelince; Aişe radıyallahu anha’nın şu sözleridir;
“Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem geceleyin (evden) çıkarak mescitte namaz kıldı. Bâzı kimseler de, onun namazına uyarak namaz kıldılar. Derken halk bu mesele üzerinde konuşmaya başladılar. Bu sebeple öncekilerden daha çok cemaat toplandı. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ikinci gece de mescide çıktı ve cemaat de ona uyarak namaz kıldılar. Cemaat (yine) bunu anlatmaya başladılar. Derken üçüncü gece mescidin cemaati çoğaldı ama Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yine çıkarak cemaate namaz kıldırdı. Dördüncü gece olunca artık mescit cemaati almaz oldu. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de, cemaate çıkmadı. Nihayet sabah namazına çıktı. Sabah namazını kılınca, cemaate doğru döndü, sonra şehâdet getirerek, şöyle buyurdu:
“Bundan sonra, (malûmunuz olsun ki) hâliniz bana gizli kalmış değildir. Lâkin ben gece namazının size farz kılınır da, onu kılamazsanız diye endişe ettim.” Bunu Buhari ve Müslim rivayet etti.
Hafız İbni Hacer bu hadis için faideler zikrettiği esnada der ki; “Burada gece kıyamının özellikle Ramazan’da cemaat ile kılmanın mendupluğu vardır. Zira Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in endişe ettiği şey, vefatı ile ortadan kalkmıştır. Bu sebepten ötürü Ömer Bin el-Hattab radıyallahu anh insanları Ubey Bin Kab radıyallahu anh arkasında namaz kılmaları için toplamıştır.”
Kays Bin Talk Bin Ali dedi ki; “Bir Ramazan gününde Talk bin Ali radıyallahu anh bizi ziyaret etti ve yanımızda akşamladı. Sonra bize gece namazı ve vitir kıldırdı. Sonra mescidine gitti ve arkadaşlarına namazı kıldırdı. Geriye vitir kaldı. Birisine gelip; “Arkadaşlarına vitiri kıldır. Zira ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyurduğunu işittim;
“Bir gecede iki vitir olmaz.” Bunu Ebu Davud ve sahih kaydıyla İbn Hibban rivayet etmiştir.
İşrak Namazı
Bu, duha namazı vaktinde kılındığı için ilk duha (kuşluk) namazıdır. Güneşin doğmasıyla vakti başlar. Bu vakitte kuşluk namazına dâhil olan bu namaza bu ismin verilmesi, İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın sözüyle sabit olmuştur.
Abdullah Bin el-Haris Bin Nevfel’den; “İbn Abbas radıyallahu anhuma kuşluk namazı kılmazdı. Onu Ümmü Hani radıyallahu anha’nın yanına götürdüm ve;
“Bana haber verdiğini buna da söyle” dedim. Dedi ki;
“Fetih günü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem evime geldi, su istedi ve bir kap getirtti. Sonra bir örtü istedi. Onunla benim aramda o örtüyü perde yaptım, o da gusletti. Sonra evin etrafına serpiştirdi. Sonra sekiz rekât namaz kıldı. Bu kuşluk vaktinde idi. Kıyamı, rükûsu, secdesi ve oturuşu birbirine yakın eşitlikteydi.” Bunun üzerine İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle diyerek çıktı;
“İki kapak arasını (Kuran’ı) okudum, duha (kuşluk) namazını ancak şimdi gördüm; “akşam ve işrak vakti onunla birlikte tesbih ederlerdi.”(Sad 18) ben de işrak namazı nerede?” diyordum. İşte bu işrak namazıdır.” Bunu tefsirinde et-Taberi ve Hakim rivayet ettiler.
Duha namazını ilk vaktinde –ki bu işrak namazıdır – kılmanın fazileti hakkında şu hadis varid olmuştur;
Ebu Umame radıyallahu anh’den; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
من صلى صلاة الصبح في مسجد جماعة ، يثبت فيه حتى يصلي سبحة الضحى ؛ كان كأجر حاج أو معتمر تاماً حجته وعمرته
“Kim sabah namazını mescitte cemaat ile kılıp, duha namazını kılıncaya kadar orada kalırsa onun ecri tam bir hac veya tam bir umre sevabı gibidir.” Bunu Taberani rivayet etmiştir.
Diğer rivayette; “Kim sabah namazını cemaatle kılar ve güneş doğuncaya kadar oturup zikrederse…” şeklindedir. Bunu da Taberani rivayet etti.