٩۲- كِتَاب الْفِتَنِ
۱-بَاب مَا جَاءَ فِي قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى ﴿ وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً ﴾ وَمَا كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُحَذِّرُ مِنْ الْفِتَنِ
«Çıktığı zaman, yalnız içinizden zulmedenlere isabet etmeyecek olan bir fitneden de sakının.» (Enfâl: 25)[1734]
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ümmetini daima fitnelerden sakındırırdı.[1735]
۷۰٤٨- حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ السَّرِيِّ حَدَّثَنَا نَافِعُ بْنُ عُمَرَ عَنْ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ قَالَ قَالَتْ أَسْمَاءُ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ أَنَا عَلَى حَوْضِي أَنْتَظِرُ مَنْ يَرِدُ عَلَيَّ فَيُؤْخَذُ بِنَاسٍ مِنْ دُونِي فَأَقُولُ أُمَّتِي فَيُقَالُ لَا تَدْرِي مَشَوْا عَلَى الْقَهْقَرَى قَالَ ابْنُ أَبِي مُلَيْكَةَ اللَّهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ أَنْ نَرْجِعَ عَلَى أَعْقَابِنَا أَوْ نُفْتَنَ.
7048- Ebu Bekir’in kızı Esma -Allah onlardan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ben Kıyâmet gününde havzımın başında benim yanıma gelecek olanları beklerim. Benim önümde bazı insanlar tutulacak. Bunun üzerine ben: O insanlar benim ümmetimdendir, derim. Allah Azze Ve Celle: Sen onların senden sonra dînlerinden arkalarına dönüp gittiklerini bilmezsin! buyurur."
Abdullah ibnu Ebi Muleyke duasında şöyle demiştir: Allahım! Dinimizden topuklarımız üzerinde geri dönmekten ve dinimiz konusunda fitnelere uğratılmaktan sana sığınırız. (Hadisin geçtiği yer: 6593, 7048)
۷۰٤٩- حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ أَبِي وَائِلٍ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَا فَرَطُكُمْ عَلَى الْحَوْضِ لَيُرْفَعَنَّ إِلَيَّ رِجَالٌ مِنْكُمْ حَتَّى إِذَا أَهْوَيْتُ لِأُنَاوِلَهُمْ اخْتُلِجُوا دُونِي فَأَقُولُ أَيْ رَبِّ أَصْحَابِي يَقُولُ لَا تَدْرِي مَا أَحْدَثُوا بَعْدَكَ.
7049- Abdullah ibnu Mesûd -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ben Havz başına sizden önce varacak olan öncünüzüm. Benimle beraber sizden bazı kimseleri görmem için Allah ortaya çıkarır. Sonra onlar benim yanımdan çekip alınırlar. Bunun üzerine ben:
-Ey Rabbim! Ashabım! derim. Bana şöyle denilir:
-Onların senden sonra neler yaptıklarını bilmiyorsun."[1736] (Hadisin geçtiği yer: 6575, 6567, 7049)
۷۰٥٠-۷۰٥١- حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِي حَازِمٍ قَالَ سَمِعْتُ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ يَقُولُ سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ أَنَا فَرَطُكُمْ عَلَى الْحَوْضِ فَمَنْ وَرَدَهُ شَرِبَ مِنْهُ وَمَنْ شَرِبَ مِنْهُ لَمْ يَظْمَأْ بَعْدَهُ أَبَدًا لَيَرِدُ عَلَيَّ أَقْوَامٌ أَعْرِفُهُمْ وَيَعْرِفُونِي ثُمَّ يُحَالُ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ قَالَ أَبُو حَازِمٍ فَسَمِعَنِي النُّعْمَانُ بْنُ أَبِي عَيَّاشٍ وَأَنَا أُحَدِّثُهُمْ هَذَا فَقَالَ هَكَذَا سَمِعْتَ سَهْلًا فَقُلْتُ نَعَمْ قَالَ وَأَنَا أَشْهَدُ عَلَى أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ لَسَمِعْتُهُ يَزِيدُ فِيهِ قَالَ إِنَّهُمْ مِنِّي فَيُقَالُ إِنَّكَ لَا تَدْرِي مَا بَدَّلُوا بَعْدَكَ فَأَقُولُ سُحْقًا سُحْقًا لِمَنْ بَدَّلَ بَعْدِي.
7050-7051- Sehl ibnu Sad -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ben Havz başına sizden önce varacak olan öncünüzüm. Havzımın başında benim yanıma gelip ondan içer, ondan içen kimse de asla susuzluk hissetmez. Muhakkak ki benim yanıma kavimler gelecektir. Ben onları tanırım, onlar da beni tanırlar. Sonra onlarla benim aram ayrılır."
Ebû Hazım şöyle dedi: Ben Ebû Saîd Hudrî üzerine şehâdet ediyorum ki, muhakkak surette ben ondan işittim, o şu sözler ziyâde ederek Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu söylüyordu: "Onlar muhakkak bendendirler, derim. Bana: Sen onların senin ardından dinde ne tür değişiklikler yaptıklarını bilmezsin, denilir. Ben de: Benden sonra dinde değiştirme yapanlar uzak olsunlar, uzak olsunlar! derim." (Hadisin geçtiği yer: 6583, 7050)
٢-بَاب قَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَتَرَوْنَ بَعْدِي أُمُورًا تُنْكِرُونَهَا
"Sizler benden sonra dini konularda hoşunuza gitmeyecek olayların meydana geldiğini göreceksiniz."
وَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اصْبِرُوا حَتَّى تَلْقَوْنِي عَلَى الْحَوْضِ.
Abdullah ibnu Zeyd -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Havzımın başında bana kavuşuncaya kadar sabredin."
۷۰٥٢- حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ وَهْبٍ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ قَالَ قَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ بَعْدِي أَثَرَةً وَأُمُورًا تُنْكِرُونَهَا قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ أَدُّوا إِلَيْهِمْ حَقَّهُمْ وَسَلُوا اللَّهَ حَقَّكُمْ.
7052- Abdullah ibnu Mesud -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İleride, başınızdaki emirler, dünyalık işlerde kendi nefislerini tercih edecekler ve dini konularda da hoşunuza gitmeyecek olaylar meydana gelecektir."
Orada bulunan sahabeler:
-Öyle bir zamanda bize ne yapmamızı emredersin? dediler. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-"Öyle bir durumda üzerinize gereken emire itaati yerine getirir, kendi hakkınızı da Allah’tan istersiniz."[1737] (Hadisin geçtiği yer: 3603, 7052)
۷۰٥٣- حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ عَنْ الْجَعْدِ عَنْ أَبِي رَجَاءٍ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ كَرِهَ مِنْ أَمِيرِهِ شَيْئًا فَلْيَصْبِرْ فَإِنَّهُ مَنْ خَرَجَ مِنْ السُّلْطَانِ شِبْرًا مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً.
7053- İbnu Abbâs -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Her kim emirinden meydana gelen bir hareketi fena görürse, sabretsin. Çünkü her kim itaatten bir karış dışarı çıkarsa, o, câhiliyet ölümüyle ölür." (Hadisin geçtiği yer: 7053, 7054, 7143)
۷۰٥٤- حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ الْجَعْدِ أَبِي عُثْمَانَ حَدَّثَنِي أَبُو رَجَاءٍ الْعُطَارِدِيُّ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ رَأَى مِنْ أَمِيرِهِ شَيْئًا يَكْرَهُهُ فَلْيَصْبِرْ عَلَيْهِ فَإِنَّهُ مَنْ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ شِبْرًا فَمَاتَ إِلَّا مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً.
7054- İbnu Abbâs -Allah ondan ve babasından razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Her kim emirinden hoşlanmayacağı bir şeyin meydana geldiğini görürse, buna sabretsin. Çünkü her kim İslâm cemaatinden bir karış ayrılır da ölürse muhakkak o, câhiliyet ölümü ile ölür." (Hadisin geçtiği yer: 7053, 7054, 7143)
۷۰٥٥- حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنِي ابْنُ وَهْبٍ عَنْ عَمْرٍو عَنْ بُكَيْرٍ عَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ عَنْ جُنَادَةَ بْنِ أَبِي أُمَيَّةَ قَالَ دَخَلْنَا عَلَى عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ وَهُوَ مَرِيضٌ قُلْنَا أَصْلَحَكَ اللَّهُ حَدِّثْ بِحَدِيثٍ يَنْفَعُكَ اللَّهُ بِهِ سَمِعْتَهُ مِنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ دَعَانَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَبَايَعْنَاهُ.
7055- Cunâde ibnu Ebi Umeyye -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Bizler, hasta olan Ubâde ibnu Sâmit’i ziyaretine geldik ve ona dedik ki:
-Allah seni iyileştirsin, sen bize Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden işittiğin ve Allah'ın onunla seni faydalandıracağı bir hadis söyle. O şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bizi Akabe gecesi beyat için çağırdı. Biz de Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme Ensar topluluğu olarak beyat ettik. (Hadisin geçtiği yer. 18, 3892, 3893, 3999, 4894, 6784, 6801, 6873, 7055, 7199, 7213, 7468.)
۷۰٥٦- فَقَالَ فِيمَا أَخَذَ عَلَيْنَا أَنْ بَايَعَنَا عَلَى السَّمْعِ وَالطَّاعَةِ فِي مَنْشَطِنَا وَمَكْرَهِنَا وَعُسْرِنَا وَيُسْرِنَا وَأَثَرَةً عَلَيْنَا وَأَنْ لَا نُنَازِعَ الْأَمْرَ أَهْلَهُ إِلَّا أَنْ تَرَوْا كُفْرًا بَوَاحًا عِنْدَكُمْ مِنْ اللَّهِ فِيهِ بُرْهَانٌ.
7056- Ubâde ibnu Samit -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Bizler Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme şu şartlar üzere beyat ettik: Allah ve Rasûlü'nün emirlerini dinleyip onlara hem neşeli, hem kederli zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat etmek ve âmirlerimiz kendi arzularını nefislerimiz üzerine tercîh etseler dahî onlara itaat etmek üzere beyat ettik, ancak emirin açık bir küfrünü görseniz, onun küfrü hakkında yanınızda Allah'ın Kitâbı'ndan kuvvetli bir deliliniz olması hâli müstesnadır. (Hadisin geçtiği yer. 7056, 7200)
۷۰٥٧- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَرْعَرَةَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ أَنَّ رَجُلًا أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اسْتَعْمَلْتَ فُلَانًا وَلَمْ تَسْتَعْمِلْنِي قَالَ إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ بَعْدِي أَثَرَةً فَاصْبِرُوا حَتَّى تَلْقَوْنِي.
7057- Useyd ibnu Hudayr -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Ensâr'dan bir adam:
-Ey Allah’ın Rasûlü! Falâncayı yaptığın gibi beni de sadaka toplama memuru veya bir beldeye emir tayin etmez misin? diyerek Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden talepte bulundu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-"Benim ölümümden sonra sizler dünyâ işlerinde başkalarının size tercih edildiği zamanı göreceksiniz. Sizler bana Havzın başında kavuşuncaya kadar sabredin." ( Hadisin geçtiği yer: 3792, 7057)
٣-بَاب قَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هَلَاكُ أُمَّتِي عَلَى يَدَيْ أُغَيْلِمَةٍ سُفَهَاءَ
۷۰٥٨- حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ يَحْيَى بْنِ سَعِيدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ سَعِيدٍ قَالَ أَخْبَرَنِي جَدِّي قَالَ كُنْتُ جَالِسًا مَعَ أَبِي هُرَيْرَةَ فِي مَسْجِدِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِالْمَدِينَةِ وَمَعَنَا مَرْوَانُ قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ سَمِعْتُ الصَّادِقَ الْمَصْدُوقَ يَقُولُ هَلَكَةُ أُمَّتِي عَلَى يَدَيْ غِلْمَةٍ مِنْ قُرَيْشٍ فَقَالَ مَرْوَانُ لَعْنَةُ اللَّهِ عَلَيْهِمْ غِلْمَةً فَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ لَوْ شِئْتُ أَنْ أَقُولَ بَنِي فُلَانٍ وَبَنِي فُلَانٍ لَفَعَلْتُ فَكُنْتُ أَخْرُجُ مَعَ جَدِّي إِلَى بَنِي مَرْوَانَ حِينَ مُلِّكُوا بِالشَّأْمِ فَإِذَا رَآهُمْ غِلْمَانًا أَحْدَاثًا قَالَ لَنَا عَسَى هَؤُلَاءِ أَنْ يَكُونُوا مِنْهُمْ قُلْنَا أَنْتَ أَعْلَمُ.
7058- Saîd ibnu Amr -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:
Ben bir kerre Muâviye zamanında Medine'de Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidinde, Ebû Hureyre ile beraber oturuyordum. Yanımızda Mervân ibnu Hakem de vardı. Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:
Ben kendisi fıtraten doğru sözlü olan ve Allah tarafından doğruluğu tasdik olunan Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den:
Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ümmetimin ölümü Kureyş'ten birkaç gencin ellerindendir!" buyurdu. Mervan: Allah'ın laneti o gençlerin üzerine olsun! dedi. Ebû Hureyre de: Şayet isteseydim sana, falan oğulları ve falan oğulları diye isimlerini sayardım, dedi.
Amr ibnu Yahya şöyle dedi: Ben Mervân oğulları İslâm hükümetini alarak Şam'a mâlik oldukları sırada dedem Said ibnu Amr ile beraber Mervân oğullarına giderdik. Orada gençler gördü de bize şöyle dedi:
-Belki de bu gençler, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin hadiste haber verdiği kimseler olabilirler.
Bizler de: Sen bu konudaki Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin hadisini bizden daha iyi bilirsin, dedik. (Hadisin geçtiği yer: 3415, 3416, 3604, 3631, 4805, 7058)
٤-بَاب قَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَيْلٌ لِلْعَرَبِ مِنْ شَرٍّ قَدْ اقْتَرَبَ
۷۰٥٩- حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ أَنَّهُ سَمِعَ الزُّهْرِيَّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ زَيْنَبَ بِنْتِ أُمِّ سَلَمَةَ عَنْ أُمِّ حَبِيبَةَ عَنْ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُنَّ أَنَّهَا قَالَتْ اسْتَيْقَظَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ النَّوْمِ مُحْمَرًّا وَجْهُهُ يَقُولُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَيْلٌ لِلْعَرَبِ مِنْ شَرٍّ قَدْ اقْتَرَبَ فُتِحَ الْيَوْمَ مِنْ رَدْمِ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مِثْلُ هَذِهِ وَعَقَدَ سُفْيَانُ تِسْعِينَ أَوْ مِائَةً قِيلَ أَنَهْلِكُ وَفِينَا الصَّالِحُونَ قَالَ نَعَمْ إِذَا كَثُرَ الْخَبَثُ.
7059- Zeynep bintu Cahş -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde yüzü kızarmış bir şekilde uykusundan uyandı ve şöyle buyurdu: "Lâ ilahe illallah! Yaklaşan şerden dolayı Arab’ın vay hâline! Bu gün Ye’cûc ve Me’cûc’ün seddinden şunun gibi bir delik açıldı"
Sufyân ibnu Uyeyne hadisi rivayet ederken başparmağı ile onu takip eden şehâdet parmağını halka yaptı. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme:
-İçimizde sâlih kimseler olduğu halde helak olur muyuz? Diye soruldu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Evet, günahlar çoğaldığı zaman helak olursunuz" buyurdu. (Hadisin geçtiği yer: 3346, 3598, 7059, 7135)
۷۰٦٠- حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ الزُّهْرِيِّ ح و حَدَّثَنِي مَحْمُودٌ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ أَشْرَفَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى أُطُمٍ مِنْ آطَامِ الْمَدِينَةِ فَقَالَ هَلْ تَرَوْنَ مَا أَرَى قَالُوا لَا قَالَ فَإِنِّي لَأَرَى الْفِتَنَ تَقَعُ خِلَالَ بُيُوتِكُمْ كَوَقْعِ الْقَطْرِ.
7060- Usâme ibnu Zeyd -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selem yüksek bir yerden Medine’nin taştan yapılmış yüksek binalarına baktı ve: "Sizler benim görmekte olduğum tehlikeleri görüyor musunuz?" diye sordu. Orada bulunan sahabeler: Hayır görmüyoruz, dediler. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem: "Şüphesiz ben fitne ve felaketlerin evlerinizin yanlarına yağmur sularının düştüğü yer gibi düştüğünü görüyorum" buyurdu. (Hadisin geçtiği yer: 1878, 2467, 3597, 7060)
٥-بَاب ظُهُورِ الْفِتَنِ
۷۰٦١- حَدَّثَنَا عَيَّاشُ بْنُ الْوَلِيدِ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ يَتَقَارَبُ الزَّمَانُ وَيَنْقُصُ الْعَمَلُ وَيُلْقَى الشُّحُّ وَتَظْهَرُ الْفِتَنُ وَيَكْثُرُ الْهَرْجُ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَيُّمَ هُوَ قَالَ الْقَتْلُ الْقَتْلُ وَقَالَ شُعَيْبٌ وَيُونُسُ وَاللَّيْثُ وَابْنُ أَخِي الزُّهْرِيِّ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.
7061- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Zamanın birbirine yaklaşması, din adına yapılan amel eksilmesi, kalplere şiddetli cimrilik atılıp yerleştirilmesi, birçok fitnelerin ortaya çıkması ve hercin çoğalması kıyamet alametlerindendir."
-Ey Allah'ın Rasûlü! Herc nedir? diye sordular. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem: "Herc öldürmedir, öldürmedir" buyurdu.[1738] (Hadisin geçtiği yer: 85, 1036, 1412, 3609, 5635, 5636, 6037, 6506, 6935, 7061, 7115, 7121)
۷۰٦٢-۷۰٦٣ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ شَقِيقٍ قَالَ كُنْتُ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ وَأَبِي مُوسَى فَقَالَا قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ بَيْنَ يَدَيْ السَّاعَةِ لَأَيَّامًا يَنْزِلُ فِيهَا الْجَهْلُ وَيُرْفَعُ فِيهَا الْعِلْمُ وَيَكْثُرُ فِيهَا الْهَرْجُ وَالْهَرْجُ الْقَتْلُ.
7062-7063- Şakîk -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Ben Abdullah ibnu Mesud ve Ebû Mûsâ el-Eşarî ile beraberdim. O ikisi şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kıyamet kopmadan önce öyle günler vardır ki, o günlerde cehalet çoğalır, (alimlerin ölümüyle) ilim kaldırılır ve ölüm çoğalır." (Hadisin geçtiği yer: 7062, 7063, 7064 , 7065)
۷۰٦٤ - حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِي حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ حَدَّثَنَا شَقِيقٌ قَالَ جَلَسَ عَبْدُ اللَّهِ وَأَبُو مُوسَى فَتَحَدَّثَا فَقَالَ أَبُو مُوسَى قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ بَيْنَ يَدَيْ السَّاعَةِ أَيَّامًا يُرْفَعُ فِيهَا الْعِلْمُ وَيَنْزِلُ فِيهَا الْجَهْلُ وَيَكْثُرُ فِيهَا الْهَرْجُ وَالْهَرْجُ الْقَتْلُ.
7064- Ebû Mûsâ -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kıyamet kopmadan önce öyle günler vardır ki, o günlerde (alimlerin ölümüyle) ilim kaldırılır, cahillik inip yayılır ve ölüm çoğalır."[1739] (Hadisin geçtiği yer: 7062, 7063, 7064 , 7065)
۷۰٦٥ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ أَبِي وَائِلٍ قَالَ إِنِّي لَجَالِسٌ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ وَأَبِي مُوسَى رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا فَقَالَ أَبُو مُوسَى سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِثْلَهُ وَالْهَرْجُ بِلِسَانِ الْحَبَشَةِ الْقَتْلُ.
7065- Ebû Vâil -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Ben Abdullah ibnu Mesud ve Ebû Mûsâ el-Eşari -Allah o ikisinden razı olsun- ile beraber oturuyordum. Ebû Mûsâ şöyle dedi: Ben Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden bundan önceki hadisin benzerini işittim. Herc kelimesi, Habeş dilinde “öldürmek” demektir. (Hadisin geçtiği yer: 7062, 7063, 7064 , 7065)
۷۰٦٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ وَاصِلٍ عَنْ أَبِي وَائِلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ وَأَحْسِبُهُ رَفَعَهُ قَالَ بَيْنَ يَدَيْ السَّاعَةِ أَيَّامُ الْهَرْجِ يَزُولُ فِيهَا الْعِلْمُ وَيَظْهَرُ فِيهَا الْجَهْلُ قَالَ أَبُو مُوسَى وَالْهَرْجُ الْقَتْلُ بِلِسَانِ الْحَبَشَةِ.
7066- Abdullah ibnu Mesud -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kıyamet kopmadan önce Herc günleri olacaktır. O günlerde (alimlerin ölümüyle) ilim kaldırılacak ve cehalet ortaya çıkacaktır."
Ebu Musa: “Herc” kelimesi, Habeş dilinde “öldürmek” demektir. (Hadisin geçtiği yer: 7062, 7066)
۷۰٦٧ - وَقَالَ أَبُو عَوَانَةَ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ أَبِي وَائِلٍ عَنْ الْأَشْعَرِيِّ أَنَّهُ قَالَ لِعَبْدِ اللَّهِ تَعْلَمُ الْأَيَّامَ الَّتِي ذَكَرَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَيَّامَ الْهَرْجِ نَحْوَهُ قَالَ ابْنُ مَسْعُودٍ سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مِنْ شِرَارِ النَّاسِ مَنْ تُدْرِكْهُمْ السَّاعَةُ وَهُمْ أَحْيَاءٌ.
7067- Ebu Vail -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Ebû Mûsâ el-Eşarî, Abdullah ibnu Mesud'a: Sen, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin zikretmiş olduğu Kıyamet kopmadan önceki o Herc günlerini biliyorsun, demiş ve hadisin benzerini rivayet etmiştir.
İbnu Mesud şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kıyametin üzerlerine koptuğu kimseler, insanların en şerlileridirler."
٦-بَاب لَا يَأْتِي زَمَانٌ إِلَّا الَّذِي بَعْدَهُ شَرٌّ مِنْهُ
6- Bâb: “Bundan sonra gelecek zaman, muhakkak evvelkinden daha şerli olacaktır”
۷۰٦٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ الزُّبَيْرِ بْنِ عَدِيٍّ قَالَ أَتَيْنَا أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ فَشَكَوْنَا إِلَيْهِ مَا نَلْقَى مِنْ الْحَجَّاجِ فَقَالَ اصْبِرُوا فَإِنَّهُ لَا يَأْتِي عَلَيْكُمْ زَمَانٌ إِلَّا الَّذِي بَعْدَهُ شَرٌّ مِنْهُ حَتَّى تَلْقَوْا رَبَّكُمْ سَمِعْتُهُ مِنْ نَبِيِّكُمْ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.
7068- Zubeyr ibnu Adiy -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Haccac tarafından bize yapılan zulmü şikayet etmek için Enes ibnu Malik’in yanına geldik. Bunun üzerine Enes ibnu Malik -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Sabırlı olun! Sizin üzerinize öyle bir zaman gelecek ki bundan sonrası ondan daha şerli olacaktır. Taki Rabbinize kavuşana kadar. Ben bu sözü peygamberiniz sallallahu aleyhi ve sellemden işittim.
۷۰٦٩- حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ ح و حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنِي أَخِي عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ بِلَالٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي عَتِيقٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ هِنْدٍ بِنْتِ الْحَارِثِ الْفِرَاسِيَّةِ أَنَّ أُمَّ سَلَمَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَتْ اسْتَيْقَظَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَيْلَةً فَزِعًا يَقُولُ سُبْحَانَ اللَّهِ مَاذَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنْ الْخَزَائِنِ وَمَاذَا أُنْزِلَ مِنْ الْفِتَنِ مَنْ يُوقِظُ صَوَاحِبَ الْحُجُرَاتِ يُرِيدُ أَزْوَاجَهُ لِكَيْ يُصَلِّينَ رُبَّ كَاسِيَةٍ فِي الدُّنْيَا عَارِيَةٍ فِي الْآخِرَةِ.
7069- Ummu Seleme’den -Allah ondan razı olsun- O şöyle dedi: Bir gece Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem uykusundan ansızın uyanıp şöyle dedi: "Subhânallâh! Uykumda bana benden sonra gerçekleşecek fitnelerle açılacak hazineler vahyolundu. Odaların sahiplerini (yani Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin hanımlarını) namaz kılmaları için uyandırın. Dünyada nice giyinik kadınlar vardır ki, onlar ahirette çıplaktırlar." (Hadisin geçtiği yer: 115, 1126, 3599, 5844, 6218, 7069)
٧-بَاب قَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلَاحَ فَلَيْسَ مِنَّا
۷۰٧٠- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلَاحَ فَلَيْسَ مِنَّا.
7070- Abdullah ibnu Ömer -Allah ondan ve babasından razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bizimle savaşmak için kılıç çeken kimse, bizden değildir." (Hadisin geçtiği yer: 6874, 7070)
۷۰٧١- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلَاءِ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ بُرَيْدٍ عَنْ أَبِي بُرْدَةَ عَنْ أَبِي مُوسَى عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلَاحَ فَلَيْسَ مِنَّا.
7071- Ebû Mûsâ el-Eşarî -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bizimle savaşmak için kılıç çeken kimse, bizden değildir."
۷۰٧٢- حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ هَمَّامٍ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا يُشِيرُ أَحَدُكُمْ عَلَى أَخِيهِ بِالسِّلَاحِ فَإِنَّهُ لَا يَدْرِي لَعَلَّ الشَّيْطَانَ يَنْزِعُ فِي يَدِهِ فَيَقَعُ فِي حُفْرَةٍ مِنْ النَّارِ.
7072- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sakın sizden biriniz silâhını çıkarıp da din kardeşine işaret etmesin! Çünkü işaret eden kimse bilmez, belki şeytân eline hız verip çeker de din kardeşini vurur bu suretle cehennemden bir çukura yuvarlanır."
۷۰٧٣- حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ قُلْتُ لِعَمْرٍو يَا أَبَا مُحَمَّدٍ سَمِعْتَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يَقُولُ مَرَّ رَجُلٌ بِسِهَامٍ فِي الْمَسْجِدِ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَمْسِكْ بِنِصَالِهَا قَالَ نَعَمْ.
7073- Câbir ibnu Abdullah -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Beraberinde oku olan birisi mescide uğradı. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ona: "Okunun ucundaki sivri demiri tut" diye emretti. O da evet, dedi. (Hadisin geçtiği yer: 451, 7073, 7074)
۷۰٧٤- حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ رَجُلًا مَرَّ فِي الْمَسْجِدِ بِأَسْهُمٍ قَدْ أَبْدَى نُصُولَهَا فَأُمِرَ أَنْ يَأْخُذَ بِنُصُولِهَا لَا يَخْدِشُ مُسْلِمًا.
7074- Câbir ibnu Abdullah -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Elinde bir çok oku olan ve ucundaki sivri demirleri görünür bir şekilde Mescid’de uğradı. Bunun üzerine kendisine bununla herhangi bir müslümanı yaralamaması için okların ucundaki sivri demirlerden tutması emredildi. (Hadisin geçtiği yer: 451, 7073, 7074)
۷۰٧٥- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلَاءِ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ بُرَيْدٍ عَنْ أَبِي بُرْدَةَ عَنْ أَبِي مُوسَى عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِذَا مَرَّ أَحَدُكُمْ فِي مَسْجِدِنَا أَوْ فِي سُوقِنَا وَمَعَهُ نَبْلٌ فَلْيُمْسِكْ عَلَى نِصَالِهَا أَوْ قَالَ فَلْيَقْبِضْ بِكَفِّهِ أَنْ يُصِيبَ أَحَدًا مِنْ الْمُسْلِمِينَ مِنْهَا شَيْءٌ.
7075- Ebû Mûsâ -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sizden biri elinde oku olduğu halde bizim mescidimize veya çarşımıza uğrarsa okunun sivri demir ucunu eliyle tutsun ki Müslümanlardan birine zarar vermesin." (Hadisin geçtiği yer: 451, 7073, 7074, 7075)
٨-بَاب قَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ
۷۰٧٦- حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنِي أَبِي حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ حَدَّثَنَا شَقِيقٌ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سِبَابُ الْمُسْلِمِ فُسُوقٌ وَقِتَالُهُ كُفْرٌ.
7076- Abdullah ibnu Mesud -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Müslümâna sövmek fısk, onunla savaşmak küfürdür."[1740] (Hadisin geçtiği yer: 48, 6044, 7076)
۷۰٧٧- حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ أَخْبَرَنِي وَاقِدُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ ابْنِ عُمَرَ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَا تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ.
7077- İbnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Benden sonra, kâfirlerin birbirlerinin boyunlarını vurdukları gibi, böyle yaparak onlara benzemeyin." (Hadisin geçtiği yer: 1742, 4403, 6043, 6166, 6785, 6868, 7077)
۷۰٧٨- حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا قُرَّةُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ سِيرِينَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ وَعَنْ رَجُلٍ آخَرَ هُوَ أَفْضَلُ فِي نَفْسِي مِنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَطَبَ النَّاسَ فَقَالَ أَلَا تَدْرُونَ أَيُّ يَوْمٍ هَذَا قَالُوا اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ قَالَ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهُ سَيُسَمِّيهِ بِغَيْرِ اسْمِهِ فَقَالَ أَلَيْسَ بِيَوْمِ النَّحْرِ قُلْنَا بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ أَيُّ بَلَدٍ هَذَا أَلَيْسَتْ بِالْبَلْدَةِ الْحَرَامِ قُلْنَا بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ فَإِنَّ دِمَاءَكُمْ وَأَمْوَالَكُمْ وَأَعْرَاضَكُمْ وَأَبْشَارَكُمْ عَلَيْكُمْ حَرَامٌ كَحُرْمَةِ يَوْمِكُمْ هَذَا فِي شَهْرِكُمْ هَذَا فِي بَلَدِكُمْ هَذَا أَلَا هَلْ بَلَّغْتُ قُلْنَا نَعَمْ قَالَ اللَّهُمَّ اشْهَدْ فَلْيُبَلِّغْ الشَّاهِدُ الْغَائِبَ فَإِنَّهُ رُبَّ مُبَلِّغٍ يُبَلِّغُهُ لِمَنْ هُوَ أَوْعَى لَهُ فَكَانَ كَذَلِكَ قَالَ لَا تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ فَلَمَّا كَانَ يَوْمُ حُرِّقَ ابْنُ الْحَضْرَمِيِّ حِينَ حَرَّقَهُ جَارِيَةُ بْنُ قُدَامَةَ قَالَ أَشْرِفُوا عَلَى أَبِي بَكْرَةَ فَقَالُوا هَذَا أَبُو بَكْرَةَ يَرَاكَ قَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ فَحَدَّثَتْنِي أُمِّي عَنْ أَبِي بَكْرَةَ أَنَّهُ قَالَ لَوْ دَخَلُوا عَلَيَّ مَا بَهَشْتُ بِقَصَبَةٍ.
7078- Abdurrahman ibnu Ebi Bekra babasının (Ebu Bekra) şöyle dediğini bildirdi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem veda haccında Arafat günü hutbe verdi ve hutbesinde:
-"Bugün hangi gündür?" diye sordu.
-Allah ve Rasûlü en iyi bilendir, dediler. Biz, bu günü başka bir isimle isimlendirecek diye zannettik.
-"Bugün Kurban günü değil midir?" buyurdu.
-Evet öyledir ey Allah'ın Rasûlü! dedik.
-"Burası hangi beldedir? Haram beldesi değil midir? diye sordu.
-Evet öyledir ey Allah'ın Rasûlü! dedik. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-"Sizin kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız tıpkı bu gününüzün, bu ayınızın ve bu beldenizin (Mekke) haram kılındığı gibi birbirinize haram kılınmıştır. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?"
-Evet, tebliğ ettin, dedik. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-"Allahım şahid ol! Burada bulunan bulunmayana bildirsin, bunu tebliğ etsin. Umulur ki burada bulunup da sözümü işiten, kendisinden daha anlayışlı birine bunu tebliğ etmiş olur. Benden sonra, kâfirlerin birbirlerinin boyunlarını vurdukları gibi, böyle yaparak onlara benzemeyin."
Abdurrahmân ibnu Ebi Bekra şöyle dedi: Câriye ibnu Kudâme onu yaktığı vakit, Hadramî'nin yakıldığı gün olunca, Câriye kendi askerlerine: Ebû Bekra Nufey'e bakınız; o teslîm ve inkıyâd üzere mi yâ-hud değil mi? dedi. Askerler ona: İşte bu Ebû Bekra'dır ki, o senin Hadramî'ye yaptığın işi görmektedir belki o seni söz veya silâhla reddetmektedir, dediler.
Abdurrahmân ibnu Ebi Bekre, geçen senedle şöyle dedi: Bana annem, Ebû Bekre Nufey'den: Onun onların: Belki o seni silâh yâhud sözle inkâr etmiştir, dediklerini işittiği zaman: Eğer onlar evimde üzerime girmiş olsalardı, ben onlara karşı kendimi müdâfaa etmek için bir kamış deyneğini de uzanıp tutmazdım! dediğini bildirdi. (Hadisin geçtiği yer: 67, 105, 1741, 3197, 4406, 4662, 5550, 7078, 7447)
۷۰٧٩- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِشْكَابٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا تَرْتَدُّوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ.
7079- İbnu Abbâs -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Benden sonra, kâfirlerin birbirlerinin boyunlarını vurdukları gibi, böyle yaparak onlara benzemeyin." (Hadisin geçtiği yer: 1739, 7079)
۷۰٨٠- حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَلِيِّ بْنِ مُدْرِكٍ سَمِعْتُ أَبَا زُرْعَةَ بْنَ عَمْرِو بْنِ جَرِيرٍ عَنْ جَدِّهِ جَرِيرٍ قَالَ قَالَ لِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ اسْتَنْصِتْ النَّاسَ ثُمَّ قَالَ لَا تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ.
7080- Cerîr -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Veda haccında kendisine:
-"İnsanları sustur" buyurdu. İnsanlar sustuktan sonra şöyle buyurdu:
-"Benden sonra, kâfirlerin birbirlerinin boyunlarını vurdukları gibi, böyle yaparak onlara benzemeyin "(Hadisin geçtiği yer: 4405, 7080)
٩-بَاب تَكُونُ فِتْنَةٌ الْقَاعِدُ فِيهَا خَيْرٌ مِنْ الْقَائِمِ
9- Bâb: "Yakın bir gelecekte birtakım fitneler olacaktır. Fitne zamanında ona karışmayıp oturan kişi, karışmak üzere ayakta durandan daha hayırlıdır."
۷۰٨١- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ح قَالَ إِبْرَاهِيمُ وَحَدَّثَنِي صَالِحُ بْنُ كَيْسَانَ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَتَكُونُ فِتَنٌ الْقَاعِدُ فِيهَا خَيْرٌ مِنْ الْقَائِمِ وَالْقَائِمُ فِيهَا خَيْرٌ مِنْ الْمَاشِي وَالْمَاشِي فِيهَا خَيْرٌ مِنْ السَّاعِي مَنْ تَشَرَّفَ لَهَا تَسْتَشْرِفْهُ فَمَنْ وَجَدَ مِنْهَا مَلْجَأً أَوْ مَعَاذًا فَلْيَعُذْ بِهِ.
7081- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Yakın bir gelecekte birtakım fitneler olacaktır. Fitne zamanında ona karışmayıp oturan kişi, karışmak üzere ayakta durandan daha hayırlıdır. Ayakta duran yürüyenden daha hayırlıdır. Yürüyen, koşandan daha hayırlıdır. Her kim fitneye bulaşırsa, muhakkak fitneler onu helak eder. Her kim de o fitne zamanı sığınacak bir yer bulursa, hemen oraya sığınsın ve fitnelere bulaşmasın." (Hadisin geçtiği yer: 3601, 7081, 7082 )
۷۰٨٢- حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ أَخْبَرَنِي أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَتَكُونُ فِتَنٌ الْقَاعِدُ فِيهَا خَيْرٌ مِنْ الْقَائِمِ وَالْقَائِمُ خَيْرٌ مِنْ الْمَاشِي وَالْمَاشِي فِيهَا خَيْرٌ مِنْ السَّاعِي مَنْ تَشَرَّفَ لَهَا تَسْتَشْرِفْهُ فَمَنْ وَجَدَ مَلْجَأً أَوْ مَعَاذًا فَلْيَعُذْ بِهِ.
7082- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Yakın bir gelecekte birtakım fitneler olacaktır. Fitne zamanında ona karışmayıp oturan kişi, karışmak üzere ayakta durandan daha hayırlıdır. Ayakta duran yürüyenden daha hayırlıdır. Yürüyen, koşandan daha hayırlıdır. Her kim fitneye bulaşırsa, muhakkak fitneler onu helak eder. Her kim de o fitne zamanı sığınacak bir yer bulursa, hemen oraya sığınsın ve fitnelere bulaşmasın." (Hadisin geçtiği yer: 3601, 7081, 7082 )
١٠-بَاب إِذَا الْتَقَى الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفَيْهِمَا
10- Bâb: "İki müslümân kılıçları ile karşılaştıkları zaman"
۷۰٨٣- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ رَجُلٍ لَمْ يُسَمِّهِ عَنْ الْحَسَنِ قَالَ خَرَجْتُ بِسِلَاحِي لَيَالِيَ الْفِتْنَةِ فَاسْتَقْبَلَنِي أَبُو بَكْرَةَ فَقَالَ
أَيْنَ تُرِيدُ قُلْتُ أُرِيدُ نُصْرَةَ ابْنِ عَمِّ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا تَوَاجَهَ الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفَيْهِمَا فَكِلَاهُمَا مِنْ أَهْلِ النَّارِ قِيلَ فَهَذَا الْقَاتِلُ فَمَا بَالُ الْمَقْتُولِ قَالَ إِنَّهُ أَرَادَ قَتْلَ صَاحِبِهِ
قَالَ حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ فَذَكَرْتُ هَذَا الْحَدِيثَ لِأَيُّوبَ وَيُونُسَ بْنِ عُبَيْدٍ وَأَنَا أُرِيدُ أَنْ يُحَدِّثَانِي بِهِ فَقَالَا إِنَّمَا رَوَى هَذَا الحَدِيثَ الْحَسَنُ عَنْ الْأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ بِهَذَا وَقَالَ مُؤَمَّلٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ وَيُونُسُ وَهِشَامٌ وَمُعَلَّى بْنُ زِيَادٍ عَنْ الْحَسَنِ عَنْ الْأَحْنَفِ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَرَوَاهُ مَعْمَرٌ عَنْ أَيُّوبَ وَرَوَاهُ بَكَّارُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ وَقَالَ غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ رِبْعِيِّ بْنِ حِرَاشٍ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَمْ يَرْفَعْهُ سُفْيَانُ عَنْ مَنْصُورٍ.
7083- Ahnef ibnu Kays -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Ben Alî ile Muâviye arasındaki harb fitnesi günlerinde silâhımla çıkmıştım. Akabinde beni Ebû Bekre karşıladı da:
-Nereye gidiyorsun? diye sordu.
-Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin amcasının oğlu Ali’ye yardım etmeye gidiyorum, dedim.
-Geri dön! Çünkü ben Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle derken işittim: "Şayet iki Müslüman kılıçlarıyla birbirleriyle vuruşmak için karşı karşıya gelirlerse ölende öldürende ateştedir."
-Ey Allah’ın Rasûlü! Bu öldüren (onu anladım da) ya öldürülenin durumu nedir? diye soruldu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"O da arkadaşını öldürmek istiyordu" buyurdu. (Hadisin geçtiği yerler: 31, 6875, 7083.)
١١-بَاب كَيْفَ الْأَمْرُ إِذَا لَمْ تَكُنْ جَمَاعَةٌ
۷۰٨٤- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا ابْنُ جَابِرٍ حَدَّثَنِي بُسْرُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ الْحَضْرَمِيُّ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا إِدْرِيسَ الْخَوْلَانِيَّ أَنَّهُ سَمِعَ حُذَيْفَةَ بْنَ الْيَمَانِ يَقُولُ كَانَ النَّاسُ يَسْأَلُونَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ الْخَيْرِ وَكُنْتُ أَسْأَلُهُ عَنْ الشَّرِّ مَخَافَةَ أَنْ يُدْرِكَنِي فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا كُنَّا فِي جَاهِلِيَّةٍ وَشَرٍّ فَجَاءَنَا اللَّهُ بِهَذَا الْخَيْرِ فَهَلْ بَعْدَ هَذَا الْخَيْرِ مِنْ شَرٍّ قَالَ نَعَمْ قُلْتُ وَهَلْ بَعْدَ ذَلِكَ الشَّرِّ مِنْ خَيْرٍ قَالَ نَعَمْ وَفِيهِ دَخَنٌ قُلْتُ وَمَا دَخَنُهُ قَالَ قَوْمٌ يَهْدُونَ بِغَيْرِ هَدْيِي تَعْرِفُ مِنْهُمْ وَتُنْكِرُ قُلْتُ فَهَلْ بَعْدَ ذَلِكَ الْخَيْرِ مِنْ شَرٍّ قَالَ نَعَمْ دُعَاةٌ عَلَى أَبْوَابِ جَهَنَّمَ مَنْ أَجَابَهُمْ إِلَيْهَا قَذَفُوهُ فِيهَا قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ صِفْهُمْ لَنَا قَالَ هُمْ مِنْ جِلْدَتِنَا وَيَتَكَلَّمُونَ بِأَلْسِنَتِنَا قُلْتُ فَمَا تَأْمُرُنِي إِنْ أَدْرَكَنِي ذَلِكَ قَالَ تَلْزَمُ جَمَاعَةَ الْمُسْلِمِينَ وَإِمَامَهُمْ قُلْتُ فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُمْ جَمَاعَةٌ وَلَا إِمَامٌ قَالَ فَاعْتَزِلْ تِلْكَ الْفِرَقَ كُلَّهَا وَلَوْ أَنْ تَعَضَّ بِأَصْلِ شَجَرَةٍ حَتَّى يُدْرِكَكَ الْمَوْتُ وَأَنْتَ عَلَى ذَلِكَ.
7084- Huzeyfe ibnul-Yemân -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:
İnsanlar, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den gelecekte meydana gelecek hayırlı işlerden sorarlardı. Ben ise onda vuku bulmak korkusuyla meydana gelecek şerli olaylardan sorardım. Dedim ki:
-Ey Allah’ın Rasûlü! Bizler Müslüman olmadan önce cehalet ve şer içinde idik. Allah bize bu hayrı gönderdi. Bu hayırdan sonra şer var mıdır? Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Evet, vardır" buyurdu. Ben:
-O şer ve fitneden sonra bir hayır ve iyilik var mıdır? dedim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Evet, bir hayır ve iyilik vardır. Fakat onun içinde duman vardır." ben:
-Onun dumanı nedir? diye sordum. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-"O topluluk, insanları benim sünnetim dışında idare edeceklerdir. Sen onların bazı hareketlerini dine uygun, bazılarının ise muhalif olduğunu görürsün."
Ben dedim ki:
-Bu hayırdan sonra, şer gelecek mi? Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-"Evet. Cehennem kapısına çağıran davetçiler olacak. Her kim onlara icabet ederse, onu cehenneme atacaklar."
Ben dedim ki:
-Ey Allah’ın Rasûlü! O davetçileri bize vasfet! Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-"Onlar bizim milletimizden olan ve bizim dilimizle konuşan insanlardır." Ben dedim ki:
-Ey Allah’ın Rasûlü! Şayet o zamana ulaşırsam, bana ne yapmamı emredersin? Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-Müslümanların cemaatinden ayrılma ve onların imamlarına itaat et!" Ben dedim ki:
-Şayet Müslümanların cemaati ve bir imamı olmazsa ne yapayım? Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-"O zaman o gurupların hepsinden ayrıl ve azı dişlerinle bir ağacın köklerine sarıl. Bu ölüme kadar da olsa, sen bu hal üzere devam et." (Hadisin geçtiği yer: 3606, 3607, 7058, 7084)
١٢-بَاب مَنْ كَرِهَ أَنْ يُكَثِّرَ سَوَادَ الْفِتَنِ وَالظُّلْمِ
۷۰٨٥- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا حَيْوَةُ وَغَيْرُهُ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو الْأَسْوَدِ وَقَالَ اللَّيْثُ عَنْ أَبِي الْأَسْوَدِ قَالَ قُطِعَ عَلَى أَهْلِ الْمَدِينَةِ بَعْثٌ فَاكْتُتِبْتُ فِيهِ فَلَقِيتُ عِكْرِمَةَ فَأَخْبَرْتُهُ فَنَهَانِي أَشَدَّ النَّهْيِ ثُمَّ قَالَ أَخْبَرَنِي ابْنُ عَبَّاسٍ أَنَّ أُنَاسًا مِنْ الْمُسْلِمِينَ كَانُوا مَعَ الْمُشْرِكِينَ يُكَثِّرُونَ سَوَادَ الْمُشْرِكِينَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَيَأْتِي السَّهْمُ فَيُرْمَى فَيُصِيبُ أَحَدَهُمْ فَيَقْتُلُهُ أَوْ يَضْرِبُهُ فَيَقْتُلُهُ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ﴿ إِنَّ الَّذِينَ تَوَفَّاهُمْ الْمَلَائِكَةُ ظَالِمِي أَنْفُسِهِمْ ﴾.
7085- Muhammed ibnu Abdurrahmân Ebul-Esved -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Abdullah ibnu Zubeyr’in Mekke üzerine hilafeti döneminde Medine ehlinin Şam ehline karşı bir ordu çıkarması elzem haline gelmişti. Ben de bu orduya yazıldım. Akabinde İbnu Abbâs'ın âzâdlısı İkrime'ye kavuştum. Ona bu orduya yazıldığımı haber verdim. İkrime beni bu işten şiddetle yasakladı. Sonra şöyle dedi: Bana İbnu Abbâs şöyle haber verdi:
Müslümanlardan Mekke'de kalıp hicret etmeyen birtakım insanlar, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem zamanında müşriklerle beraber olarak onların sayılarını çoğaltıyorlardı. Bedir savaşı sırasında düşman safları arasında bulunan bu kişilere ok atılıyor ve atılan ok, varıp bunlardan birisine isabet ediyor ve onu öldürüyordu veya kılıçla vurulup öldürülüyordu. Bunun üzerine Allah şu âyeti indirdi: «Melekler, canlarını alacakları nefislerine zulmeden kimselere: "Ne işle idiniz? Dîninizle ne derece meşgul oldunuz? derler Onlar: Biz yeryüzünde kâfirler sebebiyle, dinin gereklerini yapmaktan âciz kalan kimselerdik, diye cevap verirler. Melekler de: Allah'ın arzı geniş değil miydi ki; oraya hicret etseydiniz? derler. İşte bunların barınacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir yerdir.» (Nisâ: 97).
١٣-بَاب إِذَا بَقِيَ فِي حُثَالَةٍ مِنْ النَّاسِ
۷۰٨٦- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ حَدَّثَنَا حُذَيْفَةُ قَالَ حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حَدِيثَيْنِ رَأَيْتُ أَحَدَهُمَا وَأَنَا أَنْتَظِرُ الْآخَرَ حَدَّثَنَا أَنَّ الْأَمَانَةَ نَزَلَتْ فِي جَذْرِ قُلُوبِ الرِّجَالِ ثُمَّ عَلِمُوا مِنْ الْقُرْآنِ ثُمَّ عَلِمُوا مِنْ السُّنَّةِ وَحَدَّثَنَا عَنْ رَفْعِهَا قَالَ يَنَامُ الرَّجُلُ النَّوْمَةَ فَتُقْبَضُ الْأَمَانَةُ مِنْ قَلْبِهِ فَيَظَلُّ أَثَرُهَا مِثْلَ أَثَرِ الْوَكْتِ ثُمَّ يَنَامُ النَّوْمَةَ فَتُقْبَضُ فَيَبْقَى فِيهَا أَثَرُهَا مِثْلَ أَثَرِ الْمَجْلِ كَجَمْرٍ دَحْرَجْتَهُ عَلَى رِجْلِكَ فَنَفِطَ فَتَرَاهُ مُنْتَبِرًا وَلَيْسَ فِيهِ شَيْءٌ وَيُصْبِحُ النَّاسُ يَتَبَايَعُونَ فَلَا يَكَادُ أَحَدٌ يُؤَدِّي الْأَمَانَةَ فَيُقَالُ إِنَّ فِي بَنِي فُلَانٍ رَجُلًا أَمِينًا وَيُقَالُ لِلرَّجُلِ مَا أَعْقَلَهُ وَمَا أَظْرَفَهُ وَمَا أَجْلَدَهُ وَمَا فِي قَلْبِهِ مِثْقَالُ حَبَّةِ خَرْدَلٍ مِنْ إِيمَانٍ وَلَقَدْ أَتَى عَلَيَّ زَمَانٌ وَلَا أُبَالِي أَيُّكُمْ بَايَعْتُ لَئِنْ كَانَ مُسْلِمًا رَدَّهُ عَلَيَّ الْإِسْلَامُ وَإِنْ كَانَ نَصْرَانِيًّا رَدَّهُ عَلَيَّ سَاعِيهِ وَأَمَّا الْيَوْمَ فَمَا كُنْتُ أُبَايِعُ إِلَّا فُلَانًا وَفُلَانًا.
7086- Huzeyfe -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bize emanet konusunda iki olaydan haber verdi. Birinin gerçekleştiğini gördüm, ikincisinin ise vuku bulmasını bekliyorum. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bize emanetin insanların yaratılışlarından olan bir olgu olduğunu, yani onların fıtratlarının bir gereği olduğunu, sonra da insanların emanet duygusunu Kurân’dan sonra da sünnetten öğrendiklerini haber verdi. Emanetin yok edilmesi hakkında da şöyle buyurdu:
"Bir kimse uyur ve emanet duygusu onun kalbinden çekip alınır. Orada siyah renkte bir iz kalır. Sonra o kimse bir uyku daha uyur ve emanetin geri kalanı çekip alınır. Bunun izi de çalışan bir insanın elindeki iz gibi kalır. Emanet duygusu ayağına düşen bir kor yüzünden su toplayan bir yara gibidir. Daha sonra o yaranın kabardığını ve onda hiçbir şey olmadığını görürsün. İnsanlar birbirleriyle ticaret yaparlar. Onlardan hiçbiri emaneti yerine getiremez olur. “Falanca oğullarında emin, güvenilir biri var” denilir. Yine birisi için “çok akıllı, çok becerikli, çok metanetli” denilir. Halbuki o adamın kalbinde hardal tanesi kadar dahi iman yoktur."
Huzeyfe dedi ki: Ben öyle bir zamanda yaşadım ki güvenden dolayı kiminle ticaret yapacağım diye endişelenmedim. Şayet o kimse Müslüman ise İslam onu hıyanetten alıkoyardı. Şayet ticaret yaptığım kişi hıristiyan veya yahudi ise bağlı oldukları valiler hıyanetten alıkoyardı. Bugün ise Falan ve Falanca’dan başka kimselerle ticaret yapamıyorum. (Hadisin geçtiği yer: 6497, 7086, 7276)
١٤-بَاب التَّعَرُّبِ فِي الْفِتْنَةِ
۷۰٨٧- حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا حَاتِمٌ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي عُبَيْدٍ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ الْأَكْوَعِ أَنَّهُ دَخَلَ عَلَى الْحَجَّاجِ فَقَالَ يَا ابْنَ الْأَكْوَعِ ارْتَدَدْتَ عَلَى عَقِبَيْكَ تَعَرَّبْتَ قَالَ لَا وَلَكِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَذِنَ لِي فِي الْبَدْوِ
وَعَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي عُبَيْدٍ قَالَ لَمَّا قُتِلَ عُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ خَرَجَ سَلَمَةُ بْنُ الْأَكْوَعِ إِلَى الرَّبَذَةِ وَتَزَوَّجَ هُنَاكَ امْرَأَةً وَوَلَدَتْ لَهُ أَوْلَادًا فَلَمْ يَزَلْ بِهَا حَتَّى قَبْلَ أَنْ يَمُوتَ بِلَيَالٍ فَنَزَلَ الْمَدِينَةَ.
7087- Yezid ibnu Ebi Ubeyd -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Seleme ibnu Ekva’, Medine'de Haccâc'ın yanına geldi. Haccac ona dedi ki: Ey İbnu Ekva! Sen hicret etmiş olduğun Medine’yi terk edip çölde bedevilerin yanında yaşamak suretiyle ayağının iki ökçesine basarak dininden geri döndün.
İbnu Ekva' ise ona şöyle dedi: Hayır ben hicret etmiş olduğum Medine’den yüz çevirmedim. Ancak bana Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem çölde oturmama izin verdi.
Yezîd ibnu Ebi Ubeyd şöyle dedi: Osmân ibnu Affân'ın öldürülmesinin ardından Seleme ibnu Ekva’ Medine’den çıkıp Rebeze'ye gitti. Orada bir kadınla evlenmiş ve onun bir çok çocuğu olmuştur. Ölümüne kadar orada kalmış, ölümünden birkaç gece önce Medine’ye gelmiştir.
۷۰٨٨- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي صَعْصَعَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنَّهُ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُوشِكُ أَنْ يَكُونَ خَيْرَ مَالِ الْمُسْلِمِ غَنَمٌ يَتْبَعُ بِهَا شَعَفَ الْجِبَالِ وَمَوَاقِعَ الْقَطْرِ يَفِرُّ بِدِينِهِ مِنْ الْفِتَنِ.
7088- Ebû Said el-Hudri -Allah ondan razı olsun- dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Öyle bir zaman yaklaşıyor ki, o zamanda bir Müslümanın, dininden dolayı fitnelerden selâmette olması için, dağ tepelerinde ve vadinin iç kısımlarında güttüğü koyunları onun en hayırlı malı olacaktır" (Hadisin geçtiği yer: 19, 3300, 3600, 6495, 7088)
۱٥-بَاب التَّعَوُّذِ مِنْ الْفِتَنِ
۷۰٨٩- حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ فَضَالَةَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ سَأَلُوا النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حَتَّى أَحْفَوْهُ بِالْمَسْأَلَةِ فَصَعِدَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ذَاتَ يَوْمٍ الْمِنْبَرَ فَقَالَ لَا تَسْأَلُونِي عَنْ شَيْءٍ إِلَّا بَيَّنْتُ لَكُمْ فَجَعَلْتُ أَنْظُرُ يَمِينًا وَشِمَالًا فَإِذَا كُلُّ رَجُلٍ لَافٌّ رَأْسَهُ فِي ثَوْبِهِ يَبْكِي فَأَنْشَأَ رَجُلٌ كَانَ إِذَا لَاحَى يُدْعَى إِلَى غَيْرِ أَبِيهِ فَقَالَ يَا نَبِيَّ اللَّهِ مَنْ أَبِي فَقَالَ أَبُوكَ حُذَافَةُ ثُمَّ أَنْشَأَ عُمَرُ فَقَالَ رَضِينَا بِاللَّهِ رَبًّا وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولًا نَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ سُوءِ الْفِتَنِ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا رَأَيْتُ فِي الْخَيْرِ وَالشَّرِّ كَالْيَوْمِ قَطُّ إِنَّهُ صُوِّرَتْ لِي الْجَنَّةُ وَالنَّارُ حَتَّى رَأَيْتُهُمَا دُونَ الْحَائِطِ فَكَانَ قَتَادَةُ يَذْكُرُ هَذَا الْحَدِيثَ عِنْدَ هَذِهِ الْآيَةِ ﴿ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَسْأَلُوا عَنْ أَشْيَاءَ إِنْ تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ ﴾.
7089- Enes -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Sahabeler Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme birtakım sorular sordular ve nihayet sormakta ısrar ettiler. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bir gün minbere çıktı ve: "Bana sorduğunuz her soruya muhakkak cevap vereceğim" buyurdu. Bu arada ben sağıma ve soluma bakındım. Orada bulunan herkes kafasını elbisesinin içine almış ağlıyorlardı. Bu sırada bir adam söze başladı. Bu adam birisiyle kavga ettiği zaman babasından başkasına nispet edilirdi. O adam Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme: Ey Allah'ın Rasûlü! Benim babam kimdir? diye sordu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem: "Senin baban Huzâfe’dir" buyurdu. Sonra Ömer söze başlayıp şöyle dedi: Biz Rab olarak Allah’tan, Din olarak İslam’dan, peygamber olarak Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemden razı olduk! Kötü fitnelerden Allah’a sığınırız.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ben bugünkü gibi hayrı ve şerri bir arada görmedim. Cennet ve cehennem bana tasvir edildi. Öyle ki ben cennet ve cehennemin suretini duvarın yüzünde gördüm.
Katade şöyle dedi: Bu hadis, Allah Azze ve Celle’nin şu âyetinin yanında zikredilir: «Ey îman edenler! Açıklandığı zaman size kötü gelecek şeyler hakkında soru sormayın. Zira Kurân'ın nazil olduğu sırada onlar hakkında (soru) sorarsanız, size açıklanır, o da size zor gelir; halbuki siz sormazdan önce Allah sizi onlardan affetmişti. Allah çok bağışlayıcıdır; ceza vermekte de aceleci değildir.» (Mâide: 101) (Hadisin geçtiği yer: 93, 540, 749, 4621, 6362, 6468, 6486, 7089, 7090, 7091, 7294, 7295)
۷۰٩۰- وَقَالَ عَبَّاسٌ النَّرْسِيُّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ أَنَّ أَنَسًا حَدَّثَهُمْ أَنَّ نَبِيَّ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِهَذَا وَقَالَ كُلُّ رَجُلٍ لَافًّا رَأْسَهُ فِي ثَوْبِهِ يَبْكِي وَقَالَ عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ سُوءِ الْفِتَنِ أَوْ قَالَ أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ سَوْأَى الْفِتَنِ.
7090- Katade şöyle dedi: Enes -Allah ondan razı olsun- bu olayı Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selemden bu şekilde rivayet ederek şöyle dedi: Her bir insan başını elbisesi içine gömerek ağlıyordu. Enes; Ben fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınırım, diyordu. Veya da: Ben fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınıyorum, diyordu. (Hadisin geçtiği yer: 93, 540, 749, 4621, 6362, 6468, 6486, 7089, 7090, 7091, 7294, 7295)
۷۰٩۱- و قَالَ لِي خَلِيفَةُ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ وَمُعْتَمِرٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ قَتَادَةَ أَنَّ أَنَسًا حَدَّثَهُمْ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِهَذَا وَقَالَ عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ شَرِّ الْفِتَنِ.
7091- Katade şöyle dedi: Enes -Allah ondan razı olsun- bu olayı Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selemden bu şekilde rivayet ederek şöyle dedi: Her bir insan başını elbisesi içine gömerek ağlıyordu. Enes; Ben fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınırım, diyordu. (Hadisin geçtiği yer: 93, 540, 749, 4621, 6362, 6468, 6486, 7089, 7090, 7091, 7294, 7295)
۱٦-بَاب قَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْفِتْنَةُ مِنْ قِبَلِ الْمَشْرِقِ
۷۰٩۲- حَدَّثَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَامَ إِلَى جَنْبِ الْمِنْبَرِ فَقَالَ الْفِتْنَةُ هَا هُنَا الْفِتْنَةُ هَا هُنَا مِنْ حَيْثُ يَطْلُعُ قَرْنُ الشَّيْطَانِ أَوْ قَالَ قَرْنُ الشَّمْسِ.
7092- Abdullah ibnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem minberin yanında ayağa kalktı ve doğu tarafına işaret ederek şöyle buyurdu: "Fitne bu taraftadır, fitne bu taraftadır: Şeytânın boynuzunun doğduğu yerdedir, veya: Güneşin boynuzunun doğduğu yerdedir." (Hadisin geçtiği yer: 93, 540, 749, 4621, 6362, 6468, 6486, 7089, 7090, 7091, 7294, 7295)
۷۰٩۳- حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ مُسْتَقْبِلٌ الْمَشْرِقَ يَقُولُ أَلَا إِنَّ الْفِتْنَةَ هَا هُنَا مِنْ حَيْثُ يَطْلُعُ قَرْنُ الشَّيْطَانِ.
7093- İbnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem doğu tarafına işaret ederek şöyle buyurdu: "Dikkat edin! Muhakkak ki fitne işte bu taraftadır. Şeytânın boynuzunun doğduğu yerdedir!" (Hadisin geçtiği yer: 93, 540, 749, 4621, 6362, 6468, 6486, 7089, 7090, 7091, 7294, 7295)
۷۰٩٤- حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَزْهَرُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ ذَكَرَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي شَأْمِنَا اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي يَمَنِنَا قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَفِي نَجْدِنَا قَالَ اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي شَأْمِنَا اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي يَمَنِنَا قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَفِي نَجْدِنَا فَأَظُنُّهُ قَالَ فِي الثَّالِثَةِ هُنَاكَ الزَّلَازِلُ وَالْفِتَنُ وَبِهَا يَطْلُعُ قَرْنُ الشَّيْطَانِ.
7094- İbnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem: "Allahım! Şam’ımızı ve Yemen’imizi bize bereketli kıl" buyurdu. Orada bulunanlar: Ey Allah'ın Rasûlü! Necd’imizi de, oranında bereketli kılınması için dua et, dediler. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem: "Allahım! Şam’ımızı ve Yemen’imizi bize bereketli kıl" buyurdu. Orada bulunanlar yine: Ey Allah'ın Rasûlü! Necd’imizi de, oranında bereketli kılınması için dua et, dediler. Üçüncü kerede Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Orada depremler ve fitneler olacaktır. Şeytanın boynuzu da oradan doğacaktır." (Hadisin geçtiği yer: 1037, 7094)
۷۰٩٥- حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ شَاهِينَ الْوَاسِطِيُّ حَدَّثَنَا خَالِدٌ عَنْ بَيَانٍ عَنْ وَبَرَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ خَرَجَ عَلَيْنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ
فَرَجَوْنَا أَنْ يُحَدِّثَنَا حَدِيثًا حَسَنًا قَالَ فَبَادَرَنَا إِلَيْهِ رَجُلٌ فَقَالَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدِّثْنَا عَنْ الْقِتَالِ فِي الْفِتْنَةِ وَاللَّهُ يَقُولُ ﴿ وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ ﴾ فَقَالَ هَلْ تَدْرِي مَا الْفِتْنَةُ ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ إِنَّمَا كَانَ مُحَمَّدٌ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُقَاتِلُ الْمُشْرِكِينَ وَكَانَ الدُّخُولُ فِي دِينِهِمْ فِتْنَةً وَلَيْسَ كَقِتَالِكُمْ عَلَى الْمُلْكِ.
7095- Said ibnu Cubeyr -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Bizim yanımıza Abdullah ibnu Ömer geldi. Bize güzel sözler söylemesini ümit ettik. Bizden önce bir adam söze başlayıp şöyle dedi: Ey Ebu Abdurrahman! Fitnedeki savaştan bahset. Allah Azze ve Celle şöyle buyurur: «Fitne bitinceye ve din, sırf Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın.» (Bakara: 193)
Bunun üzerine İbnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Sen fitne nedir bilir misin? Anan seni zayi etsin! Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ancak müşriklerle savaşırdı. Onların dinlerine girmek bir fitnedir. O'nun savaşı, sizin savaşınız gibi mülk, yani iktidar üzerine değildi. (Hadisin geçtiği yer: 3130, 3698, 3704, 4066, 4515, 4650, 4651, 7095)
١٧-بَاب الْفِتْنَةِ الَّتِي تَمُوجُ كَمَوْجِ الْبَحْرِ
وَقَالَ ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ خَلَفِ بْنِ حَوْشَبٍ كَانُوا يَسْتَحِبُّونَ أَنْ يَتَمَثَّلُوا بِهَذِهِ الْأَبْيَاتِ عِنْدَ الْفِتَنِ قَالَ امْرُؤُ الْقَيْسِ الْحَرْبُ أَوَّلُ مَا تَكُونُ فَتِيَّةً تَسْعَى بِزِينَتِهَا لِكُلِّ جَهُولِ حَتَّى إِذَا اشْتَعَلَتْ وَشَبَّ ضِرَامُهَا وَلَّتْ عَجُوزًا غَيْرَ ذَاتِ حَلِيلِ شَمْطَاءَ يُنْكَرُ لَوْنُهَا وَتَغَيَّرَتْ مَكْرُوهَةً لِلشَّمِّ وَالتَّقْبِيلِ.
Halef ibnu Havşeb şöyle dedi: Selef, fitne inmesi sırasında İmru Kays'ın söylediği şu beyitleri misâl edinip söylemeyi severlerdi:
Harb evvelinde her câhil erkek için zînetiyle koşan genç bir kız olur. Nihayet ateşlendiği ve yanacak şeyleri yandığı zaman kocası olmayan bir koca karı olarak geri döner. Ki siyah saçları beyazla karışmış, renkleri sevilmez koklamak ve öpmek için sevimsiz bir hâle değişmiştir.
۷۰٩٦- حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِي حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ حَدَّثَنَا شَقِيقٌ سَمِعْتُ حُذَيْفَةَ يَقُولُ بَيْنَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ عُمَرَ إِذْ قَالَ أَيُّكُمْ يَحْفَظُ قَوْلَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الْفِتْنَةِ قَالَ فِتْنَةُ الرَّجُلِ فِي أَهْلِهِ وَمَالِهِ وَوَلَدِهِ وَجَارِهِ تُكَفِّرُهَا الصَّلَاةُ وَالصَّدَقَةُ وَالْأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْيُ عَنْ الْمُنْكَرِ قَالَ لَيْسَ عَنْ هَذَا أَسْأَلُكَ وَلَكِنْ الَّتِي تَمُوجُ كَمَوْجِ الْبَحْرِ قَالَ لَيْسَ عَلَيْكَ مِنْهَا بَأْسٌ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنَّ بَيْنَكَ وَبَيْنَهَا بَابًا مُغْلَقًا قَالَ عُمَرُ أَيُكْسَرُ الْبَابُ أَمْ يُفْتَحُ قَالَ بَلْ يُكْسَرُ قَالَ عُمَرُ إِذًا لَا يُغْلَقَ أَبَدًا قُلْتُ أَجَلْ قُلْنَا لِحُذَيْفَةَ أَكَانَ عُمَرُ يَعْلَمُ الْبَابَ قَالَ نَعَمْ كَمَا يَعْلَمُ أَنَّ دُونَ غَدٍ لَيْلَةً وَذَلِكَ أَنِّي حَدَّثْتُهُ حَدِيثًا لَيْسَ بِالْأَغَالِيطِ فَهِبْنَا أَنْ نَسْأَلَهُ مَنْ الْبَابُ فَأَمَرْنَا مَسْرُوقًا فَسَأَلَهُ فَقَالَ مَنْ الْبَابُ قَالَ عُمَرُ.
7096- Huzeyfe -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Ömer’in -Allah ondan razı olsun- yanında oturuyorduk. Dedi ki: Sizden hanginiz Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin fitne hakkındaki sözünü ezberlemiştir? Dedim ki: Ben O’nun dediğini ezberledim. Ömer dedi ki: Sen Nebi sallallahu aleyhi ve selleme ve söylenilen söz üzerine çok cesursun. Ben dedim ki: Kişinin ailesi, malı, çocuğu ve komşusu tarafından uğradığı fitnedir. Buna ise namaz, oruç, sadaka, iyiliği emredip kötülükten yasaklamak keffâret olur. Ömer dedi ki: Ben bu fitneyi kastetmiyorum. Fakat denizin dalgalandığı gibi dalgalanacak fitneyi kastediyorum. Huzeyfe dedi ki: O fitnelerden sana hiçbir kötülük gelmez ey müminlerin emiri! Seninle o fitneler arasında kapalı bir kapı vardır. (Yani fitnenin zamanı ile senin zamanın arasında senin varlığın, yani senin hayatta olman vardır.) Ömer dedi ki: O kapı kırılacak mı yoksa açılacak mı? Huzeyfe dedi ki: Kırılacak. Ömer: Öyleyse asla kapanmayacak, dedi. Bizler dedik ki: Ömer kapının ne olduğunu biliyor muydu? Huzeyfe: Evet, yarından önce gecenin olduğunu bildiği gibi, dedi. Ben O’na, içinde yanlışlık olmayan bir söz söyledim.
Bizler Huzeyfe’ye (O kapının ki olduğunu) sormaya korktukta Mesruk’a bunu sormasını emrettik. O da sordu. Huzeyfe: Kapı Ömer’dir, dedi. (Hadisin geçtiği yer: 525, 1435, 1895, 7096)
۷۰٩٧- حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِي مَرْيَمَ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شَرِيكِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِي مُوسَى الْأَشْعَرِيِّ قَالَ خَرَجَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمًا إِلَى حَائِطٍ مِنْ حَوَائِطِ الْمَدِينَةِ لِحَاجَتِهِ وَخَرَجْتُ فِي إِثْرِهِ فَلَمَّا دَخَلَ الْحَائِطَ جَلَسْتُ عَلَى بَابِهِ وَقُلْتُ لَأَكُونَنَّ الْيَوْمَ بَوَّابَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَمْ يَأْمُرْنِي فَذَهَبَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَضَى حَاجَتَهُ وَجَلَسَ عَلَى قُفِّ الْبِئْرِ فَكَشَفَ عَنْ سَاقَيْهِ وَدَلَّاهُمَا فِي الْبِئْرِ فَجَاءَ أَبُو بَكْرٍ يَسْتَأْذِنُ عَلَيْهِ لِيَدْخُلَ فَقُلْتُ كَمَا أَنْتَ حَتَّى أَسْتَأْذِنَ لَكَ فَوَقَفَ فَجِئْتُ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقُلْتُ يَا نَبِيَّ اللَّهِ أَبُو بَكْرٍ يَسْتَأْذِنُ عَلَيْكَ قَالَ ائْذَنْ لَهُ وَبَشِّرْهُ بِالْجَنَّةِ فَدَخَلَ فَجَاءَ عَنْ يَمِينِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَكَشَفَ عَنْ سَاقَيْهِ وَدَلَّاهُمَا فِي الْبِئْرِ فَجَاءَ عُمَرُ فَقُلْتُ كَمَا أَنْتَ حَتَّى أَسْتَأْذِنَ لَكَ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ائْذَنْ لَهُ وَبَشِّرْهُ بِالْجَنَّةِ فَجَاءَ عَنْ يَسَارِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَكَشَفَ عَنْ سَاقَيْهِ فَدَلَّاهُمَا فِي الْبِئْرِ فَامْتَلَأَ الْقُفُّ فَلَمْ يَكُنْ فِيهِ مَجْلِسٌ ثُمَّ جَاءَ عُثْمَانُ فَقُلْتُ كَمَا أَنْتَ حَتَّى أَسْتَأْذِنَ لَكَ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ائْذَنْ لَهُ وَبَشِّرْهُ بِالْجَنَّةِ مَعَهَا بَلَاءٌ يُصِيبُهُ فَدَخَلَ فَلَمْ يَجِدْ مَعَهُمْ مَجْلِسًا فَتَحَوَّلَ حَتَّى جَاءَ مُقَابِلَهُمْ عَلَى شَفَةِ الْبِئْرِ فَكَشَفَ عَنْ سَاقَيْهِ ثُمَّ دَلَّاهُمَا فِي الْبِئْرِ فَجَعَلْتُ أَتَمَنَّى أَخًا لِي وَأَدْعُو اللَّهَ أَنْ يَأْتِيَ
قَالَ ابْنُ الْمُسَيَّبِ فَتَأَوَّلْتُ ذَلِكَ قُبُورَهُمْ اجْتَمَعَتْ هَا هُنَا وَانْفَرَدَ عُثْمَانُ.
7097- Ebû Mûsâ el-Eşari -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Medine’nin bostanlarından bir bostana hacetini gidermek için girdi. Ben de hizmet etmek için arkasından girdim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bostana girince ben de bostanın kapısına oturdum ve: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bana emretmediği halde bugün Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin kapısında bekleyeceğim, dedim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem hacetini yerine getirip abdest aldı. Ben de kalkıp O'nun yanına vardım. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Erîs kuyusunun başına oturmuş ve serinlemek için iki baldırını açarak kuyuya sarkıtmıştı.
Bu sırada Ebû Bekir geldi ve Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin yanına girmek için izin istedi. Ben de kendisine:
-Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden senin için izin isteyene kadar burada bekle, dedim. O da kapıda bekledi. Ben Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin yanına geldim ve: Ey Allah'ın Rasûlü! Ebu Bekir geldi ve senin yanına gelmek için izin istiyor, dedim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Ebu Bekir içeriye girdi ve kuyunun başına, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin sağ tarafında O'nun yanına oturdu. Ve Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin yaptığı gibi baldırlarını açarak ayaklarını kuyuya sarkıttı. Bu esnada Ömer geldi. Ben:
-Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden senin için izin isteyene kadar burada bekle, dedim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu.
-Sonra ben dönüp kapı yanındaki yerime oturdum. Ömer de girdi ve O da baldırlarını açarak kuyunun başına Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin sol tarafına oturdu ve iki ayağını kuyuya sarkıttı. Ömer’inde kuyunun başına oturmasıyla kuyunun başında oturacak yer kalmadı . Sonra Osman geldi. Ben:
-Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden senin için izin isteyene kadar burada bekle, dedim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Ona izin ver ve kendisine erişecek belâ ve imtihan üzerine onu cennetle müjdele" buyurdu. Ben de geldim ve Osmân'a:
-Gir, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem sana erişecek belâ ve musibet üzerine cennetle müjdeledi, dedim. O da girdi. Kuyunun başının dolu olduğunu gördü ve Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin karşısında başka tarafa oturdu. O da baldırlarını açtı ve ayaklarını kuyuya sarkıttı. Bu esnada kardeşimin buraya gelmesini temenni etmeye ve Allah’a dua etmeye başladım.
Saîd ibnul-Museyyeb şöyle dedi: Ebu Bekir ve Ömer’in kuyun başında Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber oturmalarını o ikisinin Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin yanına defnedilmesi olarak yorumladım. (Hadisin geçtiği yer: 3674, 6216, 7097)
۷۰٩٨- حَدَّثَنِي بِشْرُ بْنُ خَالِدٍ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ سَمِعْتُ أَبَا وَائِلٍ قَالَ قِيلَ لِأُسَامَةَ أَلَا تُكَلِّمُ هَذَا قَالَ قَدْ كَلَّمْتُهُ مَا دُونَ أَنْ أَفْتَحَ بَابًا أَكُونُ أَوَّلَ مَنْ يَفْتَحُهُ وَمَا أَنَا بِالَّذِي أَقُولُ لِرَجُلٍ بَعْدَ أَنْ يَكُونَ أَمِيرًا عَلَى رَجُلَيْنِ أَنْتَ خَيْرٌ بَعْدَ مَا سَمِعْتُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ يُجَاءُ بِرَجُلٍ فَيُطْرَحُ فِي النَّارِ فَيَطْحَنُ فِيهَا كَطَحْنِ الْحِمَارِ بِرَحَاهُ فَيُطِيفُ بِهِ أَهْلُ النَّارِ فَيَقُولُونَ أَيْ فُلَانُ أَلَسْتَ كُنْتَ تَأْمُرُ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَى عَنْ الْمُنْكَرِ فَيَقُولُ إِنِّي كُنْتُ آمُرُ بِالْمَعْرُوفِ وَلَا أَفْعَلُهُ وَأَنْهَى عَنْ الْمُنْكَرِ وَأَفْعَلُهُ.
7098- Ebû Vâil -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Usâme ibnu Zeyd’e: Falân’a yâni Osmân ibnu Affân’a gitsen de onunla konuşsan, denildi. Usame şöyle dedi:
-Sizler benim O’nunla konuşmadığımı zannediyorsunuz. Ben O’nunla sizin bulunduğunuz bir ortamda mı konuşup size duyuracağım? Muhakkak ki ben O’nunla fitneye bir kapı açmaksızın gizli olarak konuşurum ve fitne kapısını ilk açan da ben olmam. Hem ben Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’den işittiğim bir sözden sonra bir kişi hakkında o üzerimde emîr olduğundan dolayı:
-Bu adam insanların hayırlısıdır! demem. Orada bulunan sahabeler:
-Sen Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemi ne söylerken işittin? diye sordular. Usâme şöyle dedi: Ben Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken işittim:
"Kıyamet gününde bir kişi getirilir ve cehennemin içine atılır. Cehennemde onun bağırsakları karnından dışarı çıkar. Sonra o kişi bağırsakları etrafında değirmen eşeğinin değirmende dönüşü gibi döner. Bunun üzerine Cehennem ehli o adamın başına toplanırlar ve derler ki:
-Ey Falan! Senin halin nedir böyle?! Sen bize dünyada iken iyiliği emreder, kötülükten de yasaklamaz mıydın? O adam şöyle der:
-Ben sizlere iyiliği emreder, ancak kendim yapmazdım. Sizleri kötülükten yasaklar, ancak kendim kötülük yapardım. (Hadisin geçtiği yer: 3267, 7098)
١٨-بَاب
۷۰٩٩- حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ الْهَيْثَمِ حَدَّثَنَا عَوْفٌ عَنْ الْحَسَنِ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ قَالَ لَقَدْ نَفَعَنِي اللَّهُ بِكَلِمَةٍ أَيَّامَ الْجَمَلِ لَمَّا بَلَغَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّ فَارِسًا مَلَّكُوا ابْنَةَ كِسْرَى قَالَ لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ وَلَّوْا أَمْرَهُمْ امْرَأَةً.
7099- Ebû Bekra -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Cemel Vakası günlerinde cemel sâhiblerine katılarak, onlarla birlikte Ali'ye karşı savaşmaya başladıktan sonra, daha önce Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden vaktiyle işittiğim bir söz sayesinde Allah bana fayda verdi: Farslıların Kisra’nın kızını başlarına yönetici seçtiklerini duyan Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İşlerinin başına kadın getiren bir topluluk iflah olmaz."[1741] (Hadisin geçtiği yer: 4425, 7099)
۷۱۰۰- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ حَدَّثَنَا أَبُو حَصِينٍ حَدَّثَنَا أَبُو مَرْيَمَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زِيَادٍ الْأَسَدِيُّ قَالَ لَمَّا سَارَ طَلْحَةُ وَالزُّبَيْرُ وَعَائِشَةُ إِلَى الْبَصْرَةِ بَعَثَ عَلِيٌّ عَمَّارَ بْنَ يَاسِرٍ وَحَسَنَ بْنَ عَلِيٍّ فَقَدِمَا عَلَيْنَا الْكُوفَةَ فَصَعِدَا الْمِنْبَرَ فَكَانَ الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ فَوْقَ الْمِنْبَرِ فِي أَعْلَاهُ وَقَامَ عَمَّارٌ أَسْفَلَ مِنْ الْحَسَنِ فَاجْتَمَعْنَا إِلَيْهِ فَسَمِعْتُ عَمَّارًا يَقُولُ إِنَّ عَائِشَةَ قَدْ سَارَتْ إِلَى الْبَصْرَةِ وَ وَاللَّهِ إِنَّهَا لَزَوْجَةُ نَبِيِّكُمْ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَلَكِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى ابْتَلَاكُمْ لِيَعْلَمَ إِيَّاهُ تُطِيعُونَ أَمْ هِيَ.
7100- Ebû Meryem Abdullah ibnu Ziyâd -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Talha, Zubeyr ve Âişe Basra'ya doğru yürüdükleri zaman, Ali ibnu Ebi Tâlib, Ammâr ibnu Yâsir ile Hasan ibnu Ali'yi insanları seferber etmeleri için yolladı. Onlar ikisi Kûfe'ye, bizim yanımıza geldiler ve mescide girdiler. İkisi de minbere çıktılar. Ali'nin oğlu Hasan, minberin üzerinde üst tarafında oldu. Ammâr ise minber üzerinde Hasan'den daha aşağıda ayağa kalktı. Bizler ona doğru toplandık.
Ebû Meryem dedi ki: Ben Ammâr'dan şöyle derken işittim: Âişe, Basra'ya doğru yürümüştür. Ben kesin surette biliyorum ki, Aişe dünyâda ve âhirette Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin hanımıdır.[1742] Ancak Allah sizleri, kendi hükmüne mi, yoksa Âişe'ye mi uyacaksınız diye imtihan etmektedir. (Hadisin geçtiği yer: 3772, 7100, 7101)
۷۱۰۱- حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي غَنِيَّةَ عَنْ الْحَكَمِ عَنْ أَبِي وَائِلٍ قَامَ عَمَّارٌ عَلَى مِنْبَرِ الْكُوفَةِ فَذَكَرَ عَائِشَةَ وَذَكَرَ مَسِيرَهَا وَقَالَ إِنَّهَا زَوْجَةُ نَبِيِّكُمْ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَلَكِنَّهَا مِمَّا ابْتُلِيتُمْ.
7101- Ammâr ibnu Yâsir -Allah ondan razı olsun- Küfe minberi üzerinde ayağa kalktı da Âişe'yi ve onun beraberindekilerle Basra'ya doğru yürüyüşünü zikretti ve:
Muhakkak ki Aişe dünyâda ve âhirette Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin hanımıdır. Lâkin o, kendisiyle imtihan olunduğunuz zâtlardan biridir, dedi. (Hadisin geçtiği yer: 3772, 7100, 7101)
۷۱۰۲ -۷۱۰۳ -۷۱۰٤- حَدَّثَنَا بَدَلُ بْنُ الْمُحَبَّرِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ أَخْبَرَنِي عَمْرٌو سَمِعْتُ أَبَا وَائِلٍ يَقُولُ دَخَلَ أَبُو مُوسَى وَأَبُو مَسْعُودٍ عَلَى عَمَّارٍ حَيْثُ بَعَثَهُ عَلِيٌّ إِلَى أَهْلِ الْكُوفَةِ يَسْتَنْفِرُهُمْ فَقَالَا مَا رَأَيْنَاكَ أَتَيْتَ أَمْرًا أَكْرَهَ عِنْدَنَا مِنْ إِسْرَاعِكَ فِي هَذَا الْأَمْرِ مُنْذُ أَسْلَمْتَ فَقَالَ عَمَّارٌ مَا رَأَيْتُ مِنْكُمَا مُنْذُ أَسْلَمْتُمَا أَمْرًا أَكْرَهَ عِنْدِي مِنْ إِبْطَائِكُمَا عَنْ هَذَا الْأَمْرِ وَكَسَاهُمَا حُلَّةً حُلَّةً ثُمَّ رَاحُوا إِلَى الْمَسْجِدِ.
7102-7103-7104- Ben Ebû Vâil -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Ebu Musâ ile Ebû Mesud Ammâr’ın huzuruna girdiler ve: Biz senin İslâm'a girdiğinden beri bizim yanımızda bu işe süratle girmenden daha sevimsiz bir işi yaptığını görmüş değiliz, dediler. Çünkü Ali, Ammâr'ı, Küfe ehlinin Ali'nin beraberinde savaşa çıkmalarını hazırlamak üzere Küfelilerin üzerine göndermişti.
Ammâr da onlara: Ben de sizin İslâm'a girmenizden beri benim katımda bu işten geri durmanızdan daha sevimsiz bir iş yaptığınızı görmedim, dedi.
Ve Ebû Mesud da Ammâr ile Ebû Musa'ya birer takım elbise giydirdi de sonra beraberce mescide gittiler. (Hadisin geçtiği yer: 7102, 7103, 7104, 7105, 7106, 7107)
۷۱۰٥-۷۱۰٦-۷۱۰٧- حَدَّثَنَا عَبْدَانُ عَنْ أَبِي حَمْزَةَ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ شَقِيقِ بْنِ سَلَمَةَ كُنْتُ جَالِسًا مَعَ أَبِي مَسْعُودٍ وَأَبِي مُوسَى وَعَمَّارٍ فَقَالَ أَبُو مَسْعُودٍ مَا مِنْ أَصْحَابِكَ أَحَدٌ إِلَّا لَوْ شِئْتُ لَقُلْتُ فِيهِ غَيْرَكَ وَمَا رَأَيْتُ مِنْكَ شَيْئًا مُنْذُ صَحِبْتَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعْيَبَ عِنْدِي مِنْ اسْتِسْرَاعِكَ فِي هَذَا الْأَمْرِ قَالَ عَمَّارٌ يَا أَبَا مَسْعُودٍ وَمَا رَأَيْتُ مِنْكَ وَلَا مِنْ صَاحِبِكَ هَذَا شَيْئًا مُنْذُ صَحِبْتُمَا النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعْيَبَ عِنْدِي مِنْ إِبْطَائِكُمَا فِي هَذَا الْأَمْرِ فَقَالَ أَبُو مَسْعُودٍ وَكَانَ مُوسِرًا يَا غُلَامُ هَاتِ حُلَّتَيْنِ فَأَعْطَى إِحْدَاهُمَا أَبَا مُوسَى وَالْأُخْرَى عَمَّارًا وَقَالَ رُوحَا فِيهِ إِلَى الْجُمُعَةِ.
7105-7106-7107- Şakîk ibnu Seleme şöyle dedi: Ben Ebû Mesud, Ebû Mûsâ ve Ammâr'ın beraberinde oturuyordum. Ebû Mesud, Ammâr'a: Ben senden başka arkadaşlarından her birine, isteseydim muhakkak şöyle derdim: Ben senin Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme sahâbîlik yaptığından beri benim nazarımda bu işe süratle girişinden daha ayıplı bir iş yaptığını görmedim! derdim, dedi.
Ammâr da: Ey Ebu Mesud! Ben de ne senin, ne de arkadaşlarının, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme sahâbî olmanızdan beri benim nazarımda bu işten geri durmanızdan daha ayıplı bir iş yaptığınızı görmedim, dedi. Bunun üzerine zengin hâlde bulunan Ebû Mesud, hizmetçisine: Ey çocuk! İki takım elbise getir de onlardan birini Ebû Mûsâ'ya, diğerini de Ammâr'a ver! dedi ve onlara da: Bu yeni elbiseler içinde cuma namazına gidin, dedi. (Hadisin geçtiği yer: 7102, 7103, 7104, 7105, 7106, 7107)
۱٩-بَاب إِذَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِقَوْمٍ عَذَابًا
19- Bâb: “Allah bir kavme azâb indirince
۷۱۰٨- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُثْمَانَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنْ الزُّهْرِيِّ أَخْبَرَنِي حَمْزَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ سَمِعَ ابْنَ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِقَوْمٍ عَذَابًا أَصَابَ الْعَذَابُ مَنْ كَانَ فِيهِمْ ثُمَّ بُعِثُوا عَلَى أَعْمَالِهِمْ.
7108- İbnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah Azze ve Celle bir kavme (onların kötü amellerinden dolayı) azâb indirdiği zaman, (onların görüşleri üzere olmayan kimseler dahil) o toplumda bulunan herkese isabet eder. Sonra Kıyamet Günü herkes kendi amellerine göre diriltilirler."
۲۰-بَاب قَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِلْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ إِنَّ ابْنِي هَذَا لَسَيِّدٌ وَلَعَلَّ اللَّهَ أَنْ يُصْلِحَ بِهِ بَيْنَ فِئَتَيْنِ مِنْ الْمُسْلِمِينَ
"Şüphesiz bu benim oğlumdur, O bir seyyiddir-efendidir. Allah'ın O’nunla Müslümanlardan iki büyük gurubun arasını düzeltmesini umarım."
۷۱۰۹- حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ أَبُو مُوسَى
وَلَقِيتُهُ بِالْكُوفَةِ وَجَاءَ إِلَى ابْنِ شُبْرُمَةَ فَقَالَ أَدْخِلْنِي عَلَى عِيسَى فَأَعِظَهُ فَكَأَنَّ ابْنَ شُبْرُمَةَ خَافَ عَلَيْهِ فَلَمْ يَفْعَلْ قَالَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ قَالَ لَمَّا سَارَ الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا إِلَى مُعَاوِيَةَ بِالْكَتَائِبِ قَالَ عَمْرُو بْنُ الْعَاصِ لِمُعَاوِيَةَ أَرَى كَتِيبَةً لَا تُوَلِّي حَتَّى تُدْبِرَ أُخْرَاهَا قَالَ مُعَاوِيَةُ مَنْ لِذَرَارِيِّ الْمُسْلِمِينَ فَقَالَ أَنَا فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَامِرٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَمُرَةَ نَلْقَاهُ فَنَقُولُ لَهُ الصُّلْحَ قَالَ الْحَسَنُ وَلَقَدْ سَمِعْتُ أَبَا بَكْرَةَ قَالَ بَيْنَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَخْطُبُ جَاءَ الْحَسَنُ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ابْنِي هَذَا سَيِّدٌ وَلَعَلَّ اللَّهَ أَنْ يُصْلِحَ بِهِ بَيْنَ فِئَتَيْنِ مِنْ الْمُسْلِمِينَ.
7109- Hasan Basrî -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Hasan ibnu Ali -Allah ondan ve babasından razı olsun- büyük bir ordu ile Muaviye’nin üzerine yürüdüğü zaman Amr ibnul-Âs, Muzviye’ye şöyle dedi: Ben arkada olanları geri dönmedikçe, geri dönüp kaçmayacak olan bir ordu görüyorum!
Muâviye de Amr'a: Şayet onların babaları öldürülürse onların bakımlarını kim üstlenecek? dedi. Amr: Onlara ben bakarım, dedi. Abdullah ibnu Âmir ve Abdurrahman ibnu Semura şöyle dediler:
-Biz Muaviye’nin yanına gider ve ona barış istemesini söyleriz.
Ben Ebu Bekra’yı şöyle derken işittim: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem hutbe verdiği bir sırada torunu Hasan geldi. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Şübhesiz benim bu oğlum bir seyyiddir şeref sahibi bir efendidir. Umarım ki Allah bu oğlum sebebiyle müslümânlardan iki büyük fırkanın arasını ıslah eder." (Hadisin geçtiği yer: 2704, 3629, 3746, 7109)
۷۱۱۰- حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ قَالَ عَمْرٌو أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَلِيٍّ أَنَّ حَرْمَلَةَ مَوْلَى أُسَامَةَ أَخْبَرَهُ قَالَ عَمْرٌو قَدْ رَأَيْتُ حَرْمَلَةَ قَالَ أَرْسَلَنِي أُسَامَةُ إِلَى عَلِيٍّ وَقَالَ إِنَّهُ سَيَسْأَلُكَ الْآنَ فَيَقُولُ مَا خَلَّفَ صَاحِبَكَ فَقُلْ لَهُ يَقُولُ لَكَ لَوْ كُنْتَ فِي شِدْقِ الْأَسَدِ لَأَحْبَبْتُ أَنْ أَكُونَ مَعَكَ فِيهِ وَلَكِنَّ هَذَا أَمْرٌ لَمْ أَرَهُ فَلَمْ يُعْطِنِي شَيْئًا فَذَهَبْتُ إِلَى حَسَنٍ وَحُسَيْنٍ وَابْنِ جَعْفَرٍ فَأَوْقَرُوا لِي رَاحِلَتِي.
7110- Harmele -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Usâme ibnu Zeyd beni Medine'den Kûfe'ye, Alî'nin yanına gönderdi. Ondan mal istiyordu. Usâme, Harmele'ye dedi ki: Ali senden şimdi soracak ve arkadaşın Usâme Cemel ve Sıffîn vakalarında bana yardımdan niçin geri kaldı? diyecektir. Alî'ye şöyle de: Usâme sana şunu söylüyor: Eğer sen aslanın ağzının içinde olaydın, ben muhakkak orada seninle beraber olmamı arzu ederdim. Ancak müslümânlarla savaşmayı ben doğru bulmuyorum. Ben bu sözü Alî'ye haber verdim. Ali bana hiçbir şey vermedi. Ben akabinde Abdullah ibnu Cafer'in oğulları Hasan ve Hüseyin'in yanına gittim de onlar beni binek deveme kadar yüklediler.
۲۱-بَاب إِذَا قَالَ عِنْدَ قَوْمٍ شَيْئًا ثُمَّ خَرَجَ فَقَالَ بِخِلَافِهِ
۷۱۱۱- حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ قَالَ لَمَّا خَلَعَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَزِيدَ بْنَ مُعَاوِيَةَ جَمَعَ ابْنُ عُمَرَ حَشَمَهُ وَوَلَدَهُ فَقَالَ إِنِّي سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ يُنْصَبُ لِكُلِّ غَادِرٍ لِوَاءٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَإِنَّا قَدْ بَايَعْنَا هَذَا الرَّجُلَ عَلَى بَيْعِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِنِّي لَا أَعْلَمُ غَدْرًا أَعْظَمَ مِنْ أَنْ يُبَايَعَ رَجُلٌ عَلَى بَيْعِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ يُنْصَبُ لَهُ الْقِتَالُ وَإِنِّي لَا أَعْلَمُ أَحَدًا مِنْكُمْ خَلَعَهُ وَلَا بَايَعَ فِي هَذَا الْأَمْرِ إِلَّا كَانَتْ الْفَيْصَلَ بَيْنِي وَبَيْنَهُ.
7111- Nâfi -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Medîne’de yaşayanlar, Yezîd ibnu Muâviye'nin beyatinden çıktıkları zaman İbnu Ömer kendisinin sözünü dinleyenleri, hizmetçilerini ve oğullarını topladı ve onlara şöyle dedi:
-Ben Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle derken işittim: "Verdiği sözünde durmayıp ahde vefasızlık yapan kişi, bu vefasızlığı nedeniyle Kıyamet günü bir sancak dikilir." Bizler, Muâviye'nin oğlu Yezîd'e Allah'ın ve Rasûlü'nün beyat emri üzere beyat ettik. Ben bir adama Allah'ın ve Rasûlü'nün beyat emri üzere beyat edilip de sonra o adam için savaş bayrağı dikilmesinden daha büyük bir ahde vefasızlık bilmiyorum. Yine ben sizden hiçbir kimseyi Yezîd'in beyatinden çıkıp da bu işte başka bir kimseye beyat ettiğini bilmiyorum. Şayet böyle birşey olmuşsa, onunla benim aramda muhakkak bir kesici ve ayırıcı olmuş olur! (Hadisin geçtiği yer: 3188, 6177,6178, 6966, 7111)
۷۱۱۲- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنْ عَوْفٍ عَنْ أَبِي الْمِنْهَالِ قَالَ لَمَّا كَانَ ابْنُ زِيَادٍ وَمَرْوَانُ بِالشَّأْمِ وَوَثَبَ ابْنُ الزُّبَيْرِ بِمَكَّةَ وَوَثَبَ الْقُرَّاءُ بِالْبَصْرَةِ فَانْطَلَقْتُ مَعَ أَبِي إِلَى أَبِي بَرْزَةَ الْأَسْلَمِيِّ حَتَّى دَخَلْنَا عَلَيْهِ فِي دَارِهِ وَهُوَ جَالِسٌ فِي ظِلِّ عُلِّيَّةٍ لَهُ مِنْ قَصَبٍ فَجَلَسْنَا إِلَيْهِ فَأَنْشَأَ أَبِي يَسْتَطْعِمُهُ الْحَدِيثَ فَقَالَ يَا أَبَا بَرْزَةَ أَلَا تَرَى مَا وَقَعَ فِيهِ النَّاسُ فَأَوَّلُ شَيْءٍ سَمِعْتُهُ تَكَلَّمَ بِهِ إِنِّي احْتَسَبْتُ عِنْدَ اللَّهِ أَنِّي أَصْبَحْتُ سَاخِطًا عَلَى أَحْيَاءِ قُرَيْشٍ إِنَّكُمْ يَا مَعْشَرَ الْعَرَبِ كُنْتُمْ عَلَى الْحَالِ الَّذِي عَلِمْتُمْ مِنْ الذِّلَّةِ وَالْقِلَّةِ وَالضَّلَالَةِ وَإِنَّ اللَّهَ أَنْقَذَكُمْ بِالْإِسْلَامِ وَبِمُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حَتَّى بَلَغَ بِكُمْ مَا تَرَوْنَ وَهَذِهِ الدُّنْيَا الَّتِي أَفْسَدَتْ بَيْنَكُمْ إِنَّ ذَاكَ الَّذِي بِالشَّأْمِ وَاللَّهِ إِنْ يُقَاتِلُ إِلَّا عَلَى الدُّنْيَا وَإِنَّ هَؤُلَاءِ الَّذِينَ بَيْنَ أَظْهُرِكُمْ وَاللَّهِ إِنْ يُقَاتِلُونَ إِلَّا عَلَى الدُّنْيَا وَإِنْ ذَاكَ الَّذِي بِمَكَّةَ وَاللَّهِ إِنْ يُقَاتِلُ إِلَّا عَلَى الدُّنْيَا.
7112- Ebû'l-Minhâl Seyyar ibnu Selâme şöyle dedi: Ebû Sufyân'ın oğlu Abdullah ibnu Ziyâd ve Mervân ibnu Hakem Şam'da hâkim oldukları, Abdullah ibnu Zubeyr de Mekke'de hilâfet üzerine hareket ettiği, Basra'da da Haricîler yine hilâfete karşı isyan ettikleri zaman, ben babam Selâme Riyâhî ile beraber Ebû Berze Eslemi'nin yanına gittik, nihayet evinde huzuruna girdik. O kendisine âid olan kamıştan yapılmış yüksek bir odanın gölgesinde oturuyordu. Biz onun yanına oturduk ve babam ondan hadîs tahdîs etmesini istedi de: Ey Ebu Berzete! İnsanların içine düştükleri hâli görmez misin? dedi. Onun ilk konuştuğunu işittiğim söz şudur: Şübhesiz benim Allah katında sevâb istediğim bir şey şudur: Ben Kureyş'ten birtakım kabilelere öfkelendim: Şübhesiz sizler, ey Arab topluluğu; sizler bilmekte olduğunuz şu zillet, azlık, sapıklık hâli üzere idiniz. Muhakkak ki, Allah sizleri İslâm Dini ile ve Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ile kurtardı, nihayet sizler görmekte olduğunuz şu izzet, çokluk ve hidâyete ulaştınız. Ve şu dünyâ sizin aranızı ifsâd edip bozdu. Ve şu Şam'da bulunan Mervân ibnu Hakem vallahi eğer savaşırsa muhakkak dünyâ üzerine harb eder. Şu sizlerin arasında bulunan kimseler, Haricîler vallahi savaşırlarsa muhakkak dünyâ üzerine savaşırlar. Şu Mekke'de bulunan kimse, Abdullah ibnu Zubeyr de vallahi ancak dünyâ üzerine savaşır! (Hadisin geçtiği yer: 7271)
۷۱۱۳- حَدَّثَنَا آدَمُ بْنُ أَبِي إِيَاسٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ وَاصِلٍ الْأَحْدَبِ عَنْ أَبِي وَائِلٍ عَنْ حُذَيْفَةَ بْنِ الْيَمَانِ قَالَ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ الْيَوْمَ شَرٌّ مِنْهُمْ عَلَى عَهْدِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانُوا يَوْمَئِذٍ يُسِرُّونَ وَالْيَوْمَ يَجْهَرُونَ.
7113- Huzeyfe ibnul-Yemân -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Bugünkü münafıklar, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin zamanındaki münafıklardan daha şerlidirler. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin zamanındaki münafıklar kendilerini gizlerlerdi, bugün ise onlar münafık olduklarını açığa vurmaktadırlar.
۷۱۱٤- حَدَّثَنَا خَلَّادٌ حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ عَنْ حَبِيبِ بْنِ أَبِي ثَابِتٍ عَنْ أَبِي الشَّعْثَاءِ عَنْ حُذَيْفَةَ قَالَ إِنَّمَا كَانَ النِّفَاقُ عَلَى عَهْدِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَمَّا الْيَوْمَ فَإِنَّمَا هُوَ الْكُفْرُ بَعْدَ الْإِيمَانِ.
7114- Huzeyfe -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Nifak, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem zamanında mevcut idi. Bugün ise nifak imandan sonra küfürdür.
۲۲-بَاب لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُغْبَطَ أَهْلُ الْقُبُورِ
22- Bâb: “Ölüm Temenni Edilmedikçe Kıyamet Kopmaz”
۷۱۱٥- حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنِي مَالِكٌ عَنْ أَبِي الزِّنَادِ عَنْ الْأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَمُرَّ الرَّجُلُ بِقَبْرِ الرَّجُلِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي مَكَانَهُ.
7115- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bir adam, bir kabrin yanından geçerken: Keşke şu mezarda yatan ölünün yerinde ben olsaydım, diyerek ölümü temenni etmedikçe Kıyamet kopmayacaktır." (Hadisin geçtiği yer: 85, 1036, 1412, 3609, 4635, 4636, 6037, 6506, 6935, 7061, 7115, 7121)
۲۳-بَاب تَغْيِيرِ الزَّمَانِ حَتَّى تُعْبَدَ الْأَوْثَانُ
۷۱۱٦- حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ قَالَ قَالَ سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ أَخْبَرَنِي أَبُو هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تَضْطَرِبَ أَلَيَاتُ نِسَاءِ دَوْسٍ عَلَى ذِي الْخَلَصَةِ وَذُو الْخَلَصَةِ طَاغِيَةُ دَوْسٍ الَّتِي كَانُوا يَعْبُدُونَ فِي الْجَاهِلِيَّةِ.
7116- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Devs kabilesi kadınlarının kaba yerleri tekrar Zul-Halasa puthânesinin etrafında tavaf ederek birbirine vurmadıkça, kıyamet kopmaz."
Zul-Halasa, Devs kabilesinin câhiliyet devrinde ibâdet ede-geldikleri bir puttur.
۷۱۱٧- حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنِي سُلَيْمَانُ عَنْ ثَوْرٍ عَنْ أَبِي الْغَيْثِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَخْرُجَ رَجُلٌ مِنْ قَحْطَانَ يَسُوقُ النَّاسَ بِعَصَاهُ.
7117- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kahtân oğullarından bir kişi çıkıp insanları asasıyla sevk ve idare etmedikçe (yani onların başına kral olup onlara sahip olmadıkça) kıyamet kopmayacaktır." (Hadisin geçtiği yer: 3517, 7117)
٢٤-بَاب خُرُوجِ النَّارِ
وَقَالَ أَنَسٌ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَوَّلُ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ نَارٌ تَحْشُرُ النَّاسَ مِنْ الْمَشْرِقِ إِلَى الْمَغْرِبِ.
Enes ibnu Mâlik -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kıyamet alâmetlerinin ilki, doğudan çıkıp da insanları batıya doğru sürüp toplayacak olan bir ateştir."
۷۱۱٨- حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ قَالَ سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ أَخْبَرَنِي أَبُو هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تَخْرُجَ نَارٌ مِنْ أَرْضِ الْحِجَازِ تُضِيءُ أَعْنَاقَ الْإِبِلِ بِبُصْرَى.
7118- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Hicaz topraklarından bir ateş çıkmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Öyle bir ateş ki, (Şam bölgesinde bulunan) Busrâ'daki develerin boyunlarını ışıklandıracaktır."
۷۱۱۹- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ الْكِنْدِيُّ حَدَّثَنَا عُقْبَةُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ خُبَيْبِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ جَدِّهِ حَفْصِ بْنِ عَاصِمٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُوشِكُ الْفُرَاتُ أَنْ يَحْسِرَ عَنْ كَنْزٍ مِنْ ذَهَبٍ فَمَنْ حَضَرَهُ فَلَا يَأْخُذْ مِنْهُ شَيْئًا قَالَ عُقْبَةُ وَحَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنْ الْأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِثْلَهُ إِلَّا أَنَّهُ قَالَ يَحْسِرُ عَنْ جَبَلٍ مِنْ ذَهَبٍ.
7119- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Fırat nehrinin suyu çekilerek altın hazinesinin açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim o zaman orada hazır bulunursa, ondan bir şey almasın!"
Ukbe şöyle dedi: Bize Ubeydullah haber verip şöyle dedi: Bize Ebuz-Zinâd, A’rac’dan, O da Ebu Hureyre’den, O da Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden aynını haber verdi. Ancak “altın madeninden bir dağ ortaya çıkar” ifadesi ziyade edilmiştir.
٢٥-بَاب
۷۱۲۰- حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ حَدَّثَنَا مَعْبَدٌ سَمِعْتُ حَارِثَةَ بْنَ وَهْبٍ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ تَصَدَّقُوا فَسَيَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يَمْشِي الرَّجُلُ بِصَدَقَتِهِ فَلَا يَجِدُ مَنْ يَقْبَلُهَا قَالَ مُسَدَّدٌ حَارِثَةُ أَخُو عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ لِأُمِّهِ قَالَهُ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ.
7120- Harise ibnu Vehb -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sadaka verin. Öyle bir zaman gelecek ki, kişi sadaka verecek birini arar da verecek kimseyi bulamaz." (Hadisin geçtiği yer: 1411, 1424, 7120)
۷۱۲۱- حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تَقْتَتِلَ فِئَتَانِ عَظِيمَتَانِ يَكُونُ بَيْنَهُمَا مَقْتَلَةٌ عَظِيمَةٌ دَعْوَتُهُمَا وَاحِدَةٌ وَحَتَّى يُبْعَثَ دَجَّالُونَ كَذَّابُونَ قَرِيبٌ مِنْ ثَلَاثِينَ كُلُّهُمْ يَزْعُمُ أَنَّهُ رَسُولُ اللَّهِ وَحَتَّى يُقْبَضَ الْعِلْمُ وَتَكْثُرَ الزَّلَازِلُ وَيَتَقَارَبَ الزَّمَانُ وَتَظْهَرَ الْفِتَنُ وَيَكْثُرَ الْهَرْجُ وَهُوَ الْقَتْلُ وَحَتَّى يَكْثُرَ فِيكُمْ الْمَالُ فَيَفِيضَ حَتَّى يُهِمَّ رَبَّ الْمَالِ مَنْ يَقْبَلُ صَدَقَتَهُ وَحَتَّى يَعْرِضَهُ عَلَيْهِ فَيَقُولَ الَّذِي يَعْرِضُهُ عَلَيْهِ لَا أَرَبَ لِي بِهِ وَحَتَّى يَتَطَاوَلَ النَّاسُ فِي الْبُنْيَانِ وَحَتَّى يَمُرَّ الرَّجُلُ بِقَبْرِ الرَّجُلِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي مَكَانَهُ وَحَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا فَإِذَا طَلَعَتْ وَرَآهَا النَّاسُ يَعْنِي آمَنُوا أَجْمَعُونَ فَذَلِكَ حِينَ ﴿ لَا يَنْفَعُ نَفْسًا إِيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمَنَتْ مِنْ قَبْلُ أَوْ كَسَبَتْ فِي إِيمَانِهَا خَيْرًا ﴾ وَلَتَقُومَنَّ السَّاعَةُ وَقَدْ نَشَرَ الرَّجُلَانِ ثَوْبَهُمَا بَيْنَهُمَا فَلَا يَتَبَايَعَانِهِ وَلَا يَطْوِيَانِهِ وَلَتَقُومَنَّ السَّاعَةُ وَقَدْ انْصَرَفَ الرَّجُلُ بِلَبَنِ لِقْحَتِهِ فَلَا يَطْعَمُهُ وَلَتَقُومَنَّ السَّاعَةُ وَهُوَ يُلِيطُ حَوْضَهُ فَلَا يَسْقِي فِيهِ وَلَتَقُومَنَّ السَّاعَةُ وَقَدْ رَفَعَ أُكْلَتَهُ إِلَى فِيهِ فَلَا يَطْعَمُهَا.
7121- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İkisi de Müslüman olan iki gurup arasında büyük bir savaş meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Yine sayıları otuza yakın yalancı deccal ortaya çıkmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O yalancı deccallerin hepsi de kendisinin Allah’ın peygamberi olduğunu iddia edecektir.
(Âlimlerin ölümüyle) ilim kaldırılarak cehalet ve fitneler yayılmadıkça, depremler çoğalmadıkça, zaman birbirine yaklaşmadıkça, fitneler ortaya çıkmadıkça ve herc çoğalmadıkça Kıyamet kopmaz. Herc, öldürmedir, cinayettir.
Mallar çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz. Hattâ mal sahibi, sadakasını kimin kabul edeceği endişesine düşer, bununla kederlenir. Öyle ki mal sahibi sadakayı verecek birini bulur da ona sadaka verir, ancak o kimse, benim buna ihtiyacım yok, der.
İnsanlar birbirleriyle bina yapma yarışına girmedikçe ve bir kimse, birinin kabrine uğrayıp da: Keşke şu anda onun yerine yatan ben olsaydım, diyerek ölümü temenni etmedikçe Kıyamet kopmaz.
Güneş batıdan doğuncaya kadar kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğduğu zaman, insanların hepsi onu görürler ve hepsi iman ederler. de toptan hepsi îmân ederler. İşte bu, «Rabbinin mucizelerinden bazısının geldiği gün, daha önce îman etmemiş, yahut îmanı halinde hayır kazanmamış olan kimseye îmanı fayda vermez.» (Enâm: 158) olduğu zamandır. Muhakkak ki Kıyamet kopacak ve o anda kumaşçı kumaşını satmak için yayacak, ancak müşteri o kumaşı alamayacak ve kumaşçı da kumaşlarını düremeyecektir. Muhakkak ki Kıyamet kopacak ve o anda kişi devesinin sütünü sağıp getirecek ancak ondan tadamayacaktır. Muhakkak ki Kıyamet kopacaktır ve o anda kişi taşlarla havuz yapacak ancak onu kullanamayacaktır. Muhakkak ki Kıyamet kopacak ve onda kişi sofradan lokmayı ağzına götürecek ancak lokmayı yiyemeyecektir." (Hadisin geçtiği yer: 85, 1036, 1412, 3609, 5635, 5636, 6037, 6506, 6935, 7061, 7115, 7121)
۲٦-بَاب ذِكْرِ الدَّجَّالِ
۷۱۲۲- حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنِي قَيْسٌ قَالَ قَالَ لِي الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ مَا سَأَلَ أَحَدٌ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ الدَّجَّالِ أَكْثَرَ مَا سَأَلْتُهُ وَإِنَّهُ قَالَ لِي مَا يَضُرُّكَ مِنْهُ قُلْتُ لِأَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّ مَعَهُ جَبَلَ خُبْزٍ وَنَهَرَ مَاءٍ قَالَ هُوَ أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ ذَلِكَ.
7122- Mugîre ibnu Şu'be -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Hiçbir kimse benim sorduğum kadar Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e Deccâl'den sormamıştır. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bana: "Deccâl sana zarar vermeyecektir" buyurdu. Ben dedim ki: Deccalden yana bir korku vardır. Çünkü insanlar onun beraberinde ekmek dağı ve su nehri olduğunu söylüyorlar!
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Mü'minlerin sapıtmasına sebep olacak bu çeşitten bir şey yapmak Allah üzerine çok kolaydır." (Hadisin geçtiği yer: 3057, 3337, 3439, 4402, 7122)
۷۱۲۳- حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ أُرَاهُ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ أَعْوَرُ عَيْنِ الْيُمْنَى كَأَنَّهَا عِنَبَةٌ طَافِيَةٌ.
7123- İbnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Deccâl, sağ gözü şaşıdır. Onun gözü sanki salkımından dışarı çıkmış, iri bir üzüm tânesi gibidir." (Hadisin geçtiği yer: 3057, 3337, 3439, 4402, 6175, 7123, 7127, 7407)
۷۱۲٤- حَدَّثَنَا سَعْدُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ عَنْ يَحْيَى عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَجِيءُ الدَّجَّالُ حَتَّى يَنْزِلَ فِي نَاحِيَةِ الْمَدِينَةِ ثُمَّ تَرْجُفُ الْمَدِينَةُ ثَلَاثَ رَجَفَاتٍ فَيَخْرُجُ إِلَيْهِ كُلُّ كَافِرٍ وَمُنَافِقٍ.
7124- Enes ibnu -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Deccâl gelecek ve Medine'nin bir tarafına inecek. Sonra Medine üç kere sallanacak ve orada bulunan her kâfir ve münafık ona doğru çıkıp gidecek." (Hadisin geçtiği yer: 1881, 7124, 7134, 7473)
۷۱۲٥- حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا يَدْخُلُ الْمَدِينَةَ رُعْبُ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ وَلَهَا يَوْمَئِذٍ سَبْعَةُ أَبْوَابٍ عَلَى كُلِّ بَابٍ مَلَكَانِ.
7125- Ebû Bekra -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Medine'ye, Mesih Deccâl ve onun korkusu giremeyecektir. O zaman Medine'nin yedi kapısı olacak ve her kapısında iki melek olacaktır." (Hadisin geçtiği yer: 1879, 7125, 7126)
۷۱۲٦- حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ حَدَّثَنَا سَعْدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا يَدْخُلُ الْمَدِينَةَ رُعْبُ الْمَسِيحِ لَهَا يَوْمَئِذٍ سَبْعَةُ أَبْوَابٍ عَلَى كُلِّ بَابٍ مَلَكَانِ قَالَ وَقَالَ ابْنُ إِسْحَاقَ عَنْ صَالِحِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَدِمْتُ الْبَصْرَةَ فَقَالَ لِي أَبُو بَكْرَةَ سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِهَذَا.
7126- Ebû Bekra -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Medine'ye Mesih Deccâl'in korkusu dahi giremeyecektir. O gün Medine’nin Medine'nin yedi kapısı ve her bir kapısında da ikişer melek olacaktır." (Hadisin geçtiği yer: 1879, 7125, 7126)
۷۱۲۷- حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ عَنْ صَالِحٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي النَّاسِ فَأَثْنَى عَلَى اللَّهِ بِمَا هُوَ أَهْلُهُ ثُمَّ ذَكَرَ الدَّجَّالَ فَقَالَ إِنِّي لَأُنْذِرُكُمُوهُ وَمَا مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا وَقَدْ أَنْذَرَهُ قَوْمَهُ وَلَكِنِّي سَأَقُولُ لَكُمْ فِيهِ قَوْلًا لَمْ يَقُلْهُ نَبِيٌّ لِقَوْمِهِ إِنَّهُ أَعْوَرُ وَإِنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِأَعْوَرَ.
7127- Abdullah ibnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem insanlar içinde ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla övdü. Sonra Deccâl'i zikredip şöyle buyurdu: "Ben sizleri onun şerrinden sakındırıyorum. Hiç bir peygamber yoktur ki, kavmini ondan sakındırmamış olsun. Ancak ben sizlere hiçbir peygamberin kavmine söylemediği bir sözü söyleyeceğim: Deccal şaşıdır, Allah ise şaşı değildir." (Hadisin geçtiği yer: 3057, 3337, 3439, 4402, 6175, 7123, 7127, 7407)
۷۱۲۸- حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ بَيْنَا أَنَا نَائِمٌ أَطُوفُ بِالْكَعْبَةِ فَإِذَا رَجُلٌ آدَمُ سَبْطُ الشَّعَرِ يَنْطُفُ أَوْ يُهَرَاقُ رَأْسُهُ مَاءً قُلْتُ مَنْ هَذَا قَالُوا ابْنُ مَرْيَمَ ثُمَّ ذَهَبْتُ أَلْتَفِتُ فَإِذَا رَجُلٌ جَسِيمٌ أَحْمَرُ جَعْدُ الرَّأْسِ أَعْوَرُ الْعَيْنِ كَأَنَّ عَيْنَهُ عِنَبَةٌ طَافِيَةٌ قَالُوا هَذَا الدَّجَّالُ أَقْرَبُ النَّاسِ بِهِ شَبَهًا ابْنُ قَطَنٍ رَجُلٌ مِنْ خُزَاعَةَ.
7128- Abdullah ibnu Ömer -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ben geceleyin rüyamda kendimi Kâbe’yi tavaf ederken gördüm. Ansızın esmer bir zâtla karşılaştım. Sanki o görülen esmer erkeklerin en güzelidir. Başının saçı iki omuzu arasında sarkıyor. Saçları taranıp arınmıştı da başı su damlatıyordu. İki elini iki kişinin omuzlarına koyarak o iki kişi arasında Kâbe’yi tavaf ediyordu.
-Bu kimdir? diye sordum.
-Meryem 'in oğlu Mesîh’tir, dediler. Sonra onun arkasında aşırı kıvırcık saçlı, sağ gözü şaşı olan ve gördüğüm insanlar arasında İbnu Katan'a en çok benzeyen birisini gördüm. Bu da iki elini iki kişinin omuzlarına koyarak Kâbe’yi tavaf ediyordu.
-Bu kimdir? diye sordum.
-Bu Deccâl'dir, dediler."
İbnu Kattân, Huzaa kabilesinden bir adamdır. (Hadisin geçtiği yer: 3440, 3441, 5902, 6999, 7026, 7128 )
۷۱۲۹- حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ صَالِحٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ أَنَّ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَسْتَعِيذُ فِي صَلَاتِهِ مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ.
7129- Âişe -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Ben Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden namazı içinde Deccâl fitnesinden Allah'a sığınırken işittim. (Hadisin geçtiği yer: 832, 833, 2397, 6375, 6376, 6377)
۷۱۳۰- حَدَّثَنَا عَبْدَانُ أَخْبَرَنِي أَبِي عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ عَنْ رِبْعِيٍّ عَنْ حُذَيْفَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ فِي الدَّجَّالِ إِنَّ مَعَهُ مَاءً وَنَارًا فَنَارُهُ مَاءٌ بَارِدٌ وَمَاؤُهُ نَارٌ قَالَ أَبُو مَسْعُودٍ أَنَا سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.
7130- Huzeyfe -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selem Deccâl hakkında şöyle buyurdu: "Deccâl çıktığı zaman beraberinde bir su, bir de ateş bulunacaktır. İnsanların ateş olarak gördükleri soğuk bir sudur. İnsanların soğuk bir su olarak gördükleri ise yakıcı bir ateştir." (Hadisin geçtiği yer: 3450, 7130)
۷۱۳۱- حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا بُعِثَ نَبِيٌّ إِلَّا أَنْذَرَ أُمَّتَهُ الْأَعْوَرَ الْكَذَّابَ أَلَا إِنَّهُ أَعْوَرُ وَإِنَّ رَبَّكُمْ لَيْسَ بِأَعْوَرَ وَإِنَّ بَيْنَ عَيْنَيْهِ مَكْتُوبٌ كَافِرٌ
فِيهِ أَبُو هُرَيْرَةَ وَابْنُ عَبَّاسٍ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.
7131- Enes ibnu Mâlik -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ümmetini, bir gözü şaşı ve çok yalancı olan Deccal’den sakındırmayan hiçbir peygamber gönderilmedi. Haberiniz olsun ki, o şaşı gözlüdür. Rabb'iniz ise şaşı gözlü değildir. Muhakkak ki Deccâl'in iki gözünün arasında “Kâfir” (كَافِرٌ) yazılmıştır." (Hadisin geçtiği yer: 7131, 7408 )
۲٧-بَاب لَا يَدْخُلُ الدَّجَّالُ الْمَدِينَةَ
۷۱۳۲- حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ أَخْبَرَنِي عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ أَنَّ أَبَا سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمًا حَدِيثًا طَوِيلًا عَنْ الدَّجَّالِ فَكَانَ فِيمَا يُحَدِّثُنَا بِهِ أَنَّهُ قَالَ يَأْتِي الدَّجَّالُ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيْهِ أَنْ يَدْخُلَ نِقَابَ الْمَدِينَةِ فَيَنْزِلُ بَعْضَ السِّبَاخِ الَّتِي تَلِي الْمَدِينَةَ فَيَخْرُجُ إِلَيْهِ يَوْمَئِذٍ رَجُلٌ وَهُوَ خَيْرُ النَّاسِ أَوْ مِنْ خِيَارِ النَّاسِ فَيَقُولُ أَشْهَدُ أَنَّكَ الدَّجَّالُ الَّذِي حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حَدِيثَهُ فَيَقُولُ الدَّجَّالُ أَرَأَيْتُمْ إِنْ قَتَلْتُ هَذَا ثُمَّ أَحْيَيْتُهُ هَلْ تَشُكُّونَ فِي الْأَمْرِ فَيَقُولُونَ لَا فَيَقْتُلُهُ ثُمَّ يُحْيِيهِ فَيَقُولُ وَاللَّهِ مَا كُنْتُ فِيكَ أَشَدَّ بَصِيرَةً مِنِّي الْيَوْمَ فَيُرِيدُ الدَّجَّالُ أَنْ يَقْتُلَهُ فَلَا يُسَلَّطُ عَلَيْهِ.
7132- Ebû Saîd el-Hudrî -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bize Deccâl hakkında uzun bir konuşma yaptı. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin bize anlattıklarından bir kısmı şöyleydi: "Deccâl, Medine'nin kapılarından geçmesi kendisine haram olduğu halde Medine’nin civarındaki boş çakıllı bir araziye gelecek. O gün onun karşısına insanların en hayırlısı veya en hayırlı insanlardan birisi çıkacak ve şöyle diyecek: Ben şehadet ederim ki, sen Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selemin hadisinde bahsettiği Deccâl'sin! Bunun üzerine Deccâl şöyle der: Bunu öldürsem, sonra da diriltsem bunda şüpheye düşer misiniz? Onlar, hayır, derler. Deccâl o adamı öldürür ve sonra diriltir. Adam da diriltilince şöyle der: Vallahi, senin Deccal olduğun hakkında şu ana kadar hiç böylesine kesin bir imana sahip olmamıştım! Bunun üzerine Deccâl şöyle der: Bu adamı yine öldürün ki bir daha ona bulaşmayayım." (Hadisin geçtiği yer: 1882, 7132)
۷۱۳۳- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نُعَيْمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمُجْمِرِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى أَنْقَابِ الْمَدِينَةِ مَلَائِكَةٌ لَا يَدْخُلُهَا الطَّاعُونُ وَلَا الدَّجَّالُ.
7133- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Medine'nin kapılarında melekler nöbet tutar. Medine'ye veba (taun) hastalığı ve Deccâl giremez." (Hadisin geçtiği yer: 1880, 5731, 7133)
۷۱۳٤- حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الْمَدِينَةُ يَأْتِيهَا الدَّجَّالُ فَيَجِدُ الْمَلَائِكَةَ يَحْرُسُونَهَا فَلَا يَقْرَبُهَا الدَّجَّالُ قَالَ وَلَا الطَّاعُونُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ.
7134- Enes ibnu Mâlik -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Deccal, Medine’ye gelecek, ancak Medine’nin kapılarını koruyan melekler bulacak. Bu sebepten dolayı Medine’ye yaklaşamayacak. Medine’ye tâûn hastalığı da giremeyecek inşallah." (Hadisin geçtiği yer: 1881, 7124, 7134, 7473)
۲٨-بَاب يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ
۷۱۳٥- حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ ح و حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنِي أَخِي عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي عَتِيقٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ أَنَّ زَيْنَبَ بِنْتَ أَبِي سَلَمَةَ حَدَّثَتْهُ عَنْ أُمِّ حَبِيبَةَ بِنْتِ أَبِي سُفْيَانَ عَنْ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ دَخَلَ عَلَيْهَا يَوْمًا فَزِعًا يَقُولُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَيْلٌ لِلْعَرَبِ مِنْ شَرٍّ قَدْ اقْتَرَبَ فُتِحَ الْيَوْمَ مِنْ رَدْمِ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مِثْلُ هَذِهِ وَحَلَّقَ بِإِصْبَعَيْهِ الْإِبْهَامِ وَالَّتِي تَلِيهَا قَالَتْ زَيْنَبُ بِنْتُ جَحْشٍ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَفَنَهْلِكُ وَفِينَا الصَّالِحُونَ قَالَ نَعَمْ إِذَا كَثُرَ الْخُبْثُ.
7135- Zeynep bintu Cahş -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde telâşla kendi evine girdi ve şöyle buyurdu:
"Lâ ilahe illallah! Yaklaşan şerden dolayı Arab’ın vay hâline! Bu gün Ye’cûc ve Me’cûc’ün seddinden şunun gibi bir delik açıldı"
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bunu söylerken başparmağı ile onu takip eden şehâdet parmağını halka yaptı. Bunun üzerine ben dedim ki:
-Ey Allah’ın Rasûlü! İçimizde sâlih kimseler olduğu halde helak olur muyuz? Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Evet, günahlar çoğaldığı zaman helak olursunuz" buyurdu. (Hadisin geçtiği yer: 3346, 3598, 7059, 7135)
۷۱۳٦- حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ يُفْتَحُ الرَّدْمُ رَدْمُ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مِثْلُ هَذِهِ وَعَقَدَ وُهَيْبٌ تِسْعِينَ.
7136- Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah bugün Ye’cûc ve Me’cûc’ün seddinden bunun gibi bir yer açtı."
Vuheyb ibnu Hâlid, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in “Şunun gibi” işaretini göstermek için başparmağın sırtının bir tarafını, şehâdet parmağının iki boğumu arasına koymak ve şehâdet parmağının bir tarafını da onun üzerine koymak suretiyle “doksan” işareti yapmıştır. (Hadisin geçtiği yer: 3347, 6543, 7136)